Paylaş
Son bir haftadır, Ankara lokantalarında hiç olmadık işadamları, politikacı ve bürokratın bir araya gelip hararetle konuştuklarını gördükçe, bu eski politikacının gözlemine hak veriyorum.
Son günlerde, zaten uzun zamandır aynı başlıklarla çıkan, AKP’ye yakın medyanın, koalisyon için attıkları başlıklar da dikkat çekiyor. AKP’den daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bu medya organları, birden ekonomide çıkacak fatura konusuna eğilmeye başladılar. Bir yandan hiçbir olumlu işaret vermeyen büyüme, dış ticaret ve cari açık rakamlarını sanki büyük gelişme gibi gösterip, öte yandan “Bu başarılı ekonomik tablo bozulursa bunun sorumlusu muhalefet partileri olur” anlamına gelen başlıklar atmaya başladılar. Bu başlıklar siyasi kulislerde dolaşan “Cumhurbaşkanı aslında yeniden seçim istiyor, koalisyon çalışmalarını kerhen götürecek ama asıl niyeti kasımda yeniden seçime gitmek” söylentilerini güçlendiren başlıklar olarak görülüyor.
Bir yandan da bu yayınları, “AKP’nin elini kuvvetlendirip, CHP ve MHP’yi koalisyona zorlamaya dönük başlıklar” olarak yorumlayanlar da var.
Kim hükümet kurar, nasıl bir koalisyon çıkar, bir koalisyon kurulabilir mi, yoksa Erdoğan’ın isteği olarak söylenen, yıl bitmeden yeni bir seçim mi yapılır, bunları şimdiden kestirmek çok zor.
Bildiğimiz tek şey; bundan önceki 12 yılda nasılsa, 2015 yılının ekonomi faturasının da tümüyle AKP’ye ait olduğudur. Yani kim koalisyon kurarsa kursun, 2015 yılı ekonomik performansından sorumlu olan, başarısını da başarısızlığını da üstlenmesi gereken, mevcut AKP hükümetidir. Şimdiye kadar bu faturayı üstlenip başarısını pekiştirdiğine göre, şimdi de üstlenmek zorunda...
FED FAİZ ARTIRINCA...
Çünkü yılın ilk 6 ayı geride kaldı ve şimdiye kadar alınan kararlar zaten tüm yılı etkileyecek kararlardı. Kaldı ki; yeni bir koalisyonun kurulması en erken temmuzun ortası hatta sonunu bulacaktır. Yani bir koalisyon kurulsa bile, bu koalisyonun bu yılın ekonomik performansını etkileme gücü çok marjinal olur. Kurulacak koalisyonun alacağı ekonomik kararların bu yılın bütçe ve makro dengelerini ciddi biçimde etkilemesi düşünülemez. Bir başka deyişle yaşanan mevcut sürecin 2015 yılı ekonomik performansını, özellikle olumsuz etkileme ihtimali çok az. Geniş tabanlı, piyasaların hoşlanacağı bir koalisyon hükümeti kurulması halinde ise ekonomi etkilenir ama o da kesinlikle olumlu olur.
Bir koalisyon kurulamaz ve belirsizlik süreci uzarsa, ya da yıl bitmeden yeniden bir seçim kararı alınırsa piyasaların bozulmasını bekleyebiliriz. Ancak
bunun sorumlusu da muhalefet değil iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı’dır. O zaman Başbakan Davutoğlu’na, “Tek engel Cumhurbaşkanı’nın konumu, sizin de istediğiniz bu adımı atarsanız koalisyon zaten kurulur” demezler mi?
Şahsen bu bilinçli kampanyayı “Fed’in eylülde faiz artırımına gitmesi halinde bozulacak piyasaların sorumluluğunu şimdiden muhalefete atma niyeti” olarak görüyorum. Merkez Bankası belirsizlik döneminde radikal adım atarak durumu dengeleyebilir ama Merkez’i çalışmaz hale getiren de yine AKP hükümeti.
Özetle; bu döneme hazırlık yapmayan, böyle dönemlerde daha gerekli hale gelen kurumları işlemez hale getirip bu riski yaratan, tümüyle AKP hükümeti.
Bu kritik süreci yaratan ve ülkeyi koalisyonsuz bırakma, ya da başka niyetlerle seçim planına giren de aynı yönetim olduğuna göre, sorumluluk kimde?
Paylaş