Paylaş
İnternet hayatımıza yön veren ve dolaylı olarak sosyal ilişkilerimizi ve günlük hayatımızdaki pek çok davranışı etkileyen bazı şirketler var. Google, Facebook ve Twitter başı çekenler. Daha önce yapılmış ama başarılı olamamış tablet, MP3 çalar ve dokunmatik telefon gibi cihazlara kattığı yenilikçilikle büyük başarılar elden eden Apple gibi, bazı şirketler daha önce denenmiş servisleri yeniden doğurabiliyor. Kısa metin paylaşımları üzerine kurulan mikro blog sitesi Twitter’ın yine kısa paylaşım hedefleyen video servisi Vine’ın tutması cesaret verici bir gelişme. Şirket şimdi de canlı video servisi Periscope’la seriyi sürdürüyor. İnternetten canlı video yeni bir şey değil. Ücretli veya ücretsiz bir takım servisler var. Bu konuda en büyük yatırımı ise Hangout ile Google yaptı. Elindeki müthiş video gücü YouTube’un avantajını da kullanmak isteyen şirket, nedense kullanıcıları canlı yayın yapma konusunda yeterince ikna edemedi. Şimdiye dek yapına Hangout yayınları beklenen etkiyi ve ilgiyi yakalayamadı. Halbuki birden fazla kişinin bağlanabilmesi, YouTube altyapısı, telefon ve tablet uygulamalarının desteği, Gmail hesabıyla giriş gibi pek çok kolaylık ve avantaj vardı. Fakat hayır, olmayınca olmuyor.
Twitter’ın uygulamasında, Google’ın sunduğu çoğu şey yok. Dümdüz bir uygulama… Twitter hesabınızla giriş yapıyorsunuz, takip ettiğiniz kişileri size öneriyor, onları takibe almakla işe başlıyorsunuz ve gerisi geliyor. Dilerseniz başkalarını yayınlarını izleyip eğlenin, dilerseniz kendi enteresan canlı video yayınlarınızı yapın. Yayını izleyenler ekrana dokunarak bir çok defa kalp gönderebiliyor yayına. Dileyen yorum da yazabiliyor. Bu yorumlar, kalpler gibi ekranda birkaç saniye görünüp kayboluyor. Sizi rahatsız edenleri kolayca bloklamanız da mümkün.
Aslında bakarsanız, Twitter Periscope’la birden fazla deneyimi birleştirmiş oldu. İnternetin ilk dönemlerindeki IRC sohbet odalarındaki basitlik ve rahatlık var bu uygulamada. Web tabanlı rastgelelik üzerine kurulu video chat siteleri de bir başka ilham kaynağı gibi duruyor. Aslında tamamen yeni olmasa da, farklı bir tarzla ortaya çıkan Periscope, insanlara ilk zamanlarda yazma konusunda verdiği cesareti, bu defa da kameraya konuşma konusunda kazandıracak. Eskiden iki cümle kurup yazmaya çekinirdi çoğu insan, şimdi maşallah herkes şakır şakır yazıyor, laf yarıştırmaya zorlanırsınız. Periscope, insanlarda kamera karşısında konuşma veya herhangi bir yerden video yayın yapma konularında bir heves kazandırır mı? Bunu şimdiden bilmemiz zor ama ilk günlerin performansı bile hiç fena değil. Canlı yayınlar şu sıralar genellikle 30-50-70 civarında anlık kişi tarafından canlı izleniyor. Daha enteresan olanları 100’den fazla kişi anlık izliyor. Bu rakamlar binlere, on binlere ve dünya çapında ünlüleri hesaba katarsak milyonlarca kişi tarafında izlenmeye başlarsa; işte o zaman başlayacak şenlik. Twitter, Instagram ve Vine fenomenlerinden sonra, Periscope fenomenlerine hazır olun derim ben.
Eskinden o sırada çevremizde bulunan insanlarla paylaştığımız enteresan bilgileri, tepkileri, tespitleri ve gözlemleri artık hemencecik Twitter’da paylaşıyoruz. Bu durum Periscope için de geçerli olmaya başladığında epeyce garip sonuçlar çıkacak ortaya. Ünlü birinin magazin programlarında görmeye alıştığımız garip görüntülerini şahit olan herhangi biri o sırada görüp yayımlayabilecek. Sokakta karşılaşılan bir kavga, kaza, hatta doğal afetler de milyonlarca telefonun kamerasından dünyaya yayılabilecek. Video uzun zamandır hayatımızda var. Fakat cep telefonuyla birkaç saniye içinde “Mecidiyeköy’de zincirleme trafik kazası” diye bir başlıkla bir kişinin olay yerinden yapacağı canlı yayın, televizyon kanallarına olan ihtiyacı da neredeyse ortadan kaldıracak. Bir süredir sosyal medya, geleneksel medyaya ciddi biçimde haber atlatıyordu; Periscope’la birlikte bu fark iyiden iyiye artabilir. Umarım geleneksel medya, bu gelişmeleri kendi avantajına kullanmanın yollarını bulur.
Paylaş