Medya ise bu ziyaretten yola çıkarak,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un da hazır bulunduğu tatbikatı yayın organlarına taşıdı. Ancak hiç birinde
Bordo Bereliler dediğimiz özel kuvvetleri anlatan detaylı bilgi yoktu. İşte buradan hareketle ismi çok duyulan, ama özellikleri pek bilinmeyen
Bordo Berelileri anlatacağım. Tıpkı, üç hafta önce köşeme taşıdığım
Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı’na bağlı özel tim elemanlarını aktardığım gibi.
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, genelde
’özel’ sıfatı ile tanımlanan nitelikli harekát taburlarına Efeler (Hakkári), Dadaşlar (Siirt), Kobralar (Tunceli) gibi isimler veriliyor. Bu birliklerin temelini Jandarma birlikleri oluşturuyor. Çünkü genelde hepsi bunralardan seçiliyor ve gerçekten de bu sıfatlara layık özel bir eğitime
tutuluyorlar.
Jandarma Komando ve Jandarma Özel Harekát birlikleri ile A, B, C timleri bu genel oluşumun çatı yapılarını meydana getiriyor. A; rütbelilerden, subay ve astsubaylardan oluşuyor. Bu tim 1994’ten sonra kaldırıldı. Yurtdışında görevlendirilmeye başlandılar. B; kısa dönem acemi eğitimlerini tamamlayan onbaşı ve çavuşlardan meydana geliyor. Bunlar ağır makineli ve roketatar gibi silahları kullanabiliyor. Başlarında uzman çavuş bulunuyor. C timinin komutanı astsubay. Emri altındakiler çavuş ve er. Manisa Kırkağaç’ta eğitim görüyorlar. Jandarma Komando Birlikleri, acemi erler arasından seçiliyor. Manisa Kırkağaç ve İzmir Foça’da komando eğitimi alıyorlar.
ASKERİ HASTANEDEN RAPOR ALMALARI ŞART
Jandarma Özel Harekát (JÖH) elemanları, öncelikle askerliğini jandarma komando olarak yapan erler arasından alınıyor. Sözleşmeli uzman çavuş rütbesiyle görevlerine başlıyorlar. Askeri hastaneden
’komando olabilir’ raporu almaları şartıyla sözleşmeleri iki yılda bir yenileniyor. Tunceli, Siirt, Erzurum, Diyarbakır, Van ve Jandarma Genel Komutanlığı’nda (ihtiyati birlik) konuşlandırılıyorlar.
JÖH, bölük ve taburdan oluşuyor. Sözleşme yenilemenin ardından Foça’da, ’
Tazeleme Kursu-Doğu’ya Hazırlık’ adı altında eğitim alıyorlar. Dört kez şark görevine gidiyorlar. Her tayin arası üç-beş yıl.
JÖH’e en fazla 25 yaşındakiler girebiliyor. Fiziki olarak çeşitli testlere tabi tutuluyorlar.
JÖH’lerin ortalama maaşları 1500-1800 YTL arasında değişiyor.
Ayrıca jandarma, hava, kara ve deniz kuvvetlerinin komando birlikleri arasından da seçiliyorlar. Piyade ve paraşütçü komando, subay ve astsubaylardan oluşan
Muharebe Arama Kurtarma (MAK), astsubay ve uzman çavuşların oluşturduğu
Deprem Arama Kurtarma (DAK), Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS) birliklerinde görevlendiriliyorlar.
AĞIR ŞARTLAR ARASINDA BAŞKA ÜLKELERİN MARŞLARI DA VAR
Aslında bununla birlikte terörle mücadelede en tepede asıl bilinen özel kuvvetler komutanlığı, yani meşhur
Bordo Bereliler bulunuyor. En seçkin birlik
Bordo Bereliler önce altı ay süreyle özel kuvvetler kursuna katılıyorlar. Buradaki testlerde başarısız olmaları durumunda eski birliklerine geri gönderiliyorlar (Bu durum aralarında refüze edilmek olarak tanımlanıyor).
Bordo Bereliler; kayak kursu, uçak kurtarma, yüzme, paraşüt, sorgulama, sorguya dayanma, hayatı idame, yerel dil, pusu, psikolojik harekat, gayri nizami harp eğitimleri görüyorlar.
Kimi zaman komutanları tarafından, dayanıklılıklarını ölçmek için en ağır şartlara tabi tutuluyorlar. Günlerce aç, bir odada tek başına bile bırakılıyorlar. Başka ülkelerin askeri marşları dinletiliyor. Bu kurstan geçen,
Bordo Bereli olabiliyor. Süre bazen 3 yıla kadar ulaşabiliyor. Teorik olarak iç ve dış siyaset, mahalli dil kursları, terör örgütlerinin (ülkemizde faaliyet gösterenler) kurucuları, yöneticileri, neler yaptıkları, eylem yoğunlukları anlatılıyor. PKK terör örgütü özel ders konusu. Amaçları, hedefleri anlatılıyor. Nasıl eğitildikleri gösteriliyor. Her sabah 10 kilometre ısınma koşuları var. Özel kuvvetler haftada bir tam teçhizatlı 30 kilometre koşmak zorunda. Atış talim ve eğitimleri uçan kuşu gözünden vurmak üzerine veriliyor.
A TİMİ YURT DIŞI GÖREVDE
Bordo Bereliler, başka işlerde yorulmamaları düşüncesiyle arama-kurtarma faaliyetlerinde kullanılmıyorlar. Çatışma haberi geldiğinde helikopterlerle bölgeye indiriliyorlar. Astsubay ve subaylardan oluşan taburlar (A Timi) Afganistan, Bosna ve Kuzey Irak’taki (Erbil, Süleymaniye) karargáhlarda da görevlendiriliyor.
ABD’nin çuval geçirme hadisesinden sonra, güvenliği artırmak için bu karargáhlarda uzman çavuş taburları da görevlendirilmeye başlandığı belirtiliyor.
DOLANDIRICILARDAN PARMAK ISIRTACAK TAKTİKLER
Gün geçmiyor ki yeni bir dolandırıcılık vakasıyla karşı karşıya kalmayalım. Taktik ve tekniklerini sürekli değiştiren bu suç şebekeleri, arkalarında birçok mağdur bırakıyor. Son ayların gözde iki yöntemi ise dudak uçuklatan cinsten. Birincisi telefonla yapılan bir sahtekárlık. Eğer mobil telefonunuza ulaşıp, adını soyadını vererek sizi Emniyetten aradığını söyleyen kişiler olursa aman dikkat! Zira inanılmaz bir yöntemle soyguna başlayan kişinin ilk hamlesine tanık oluyorsunuz demektir. Nasıl mı? Örnek vererek anlatayım.
İsim ve soyadını vererek kurbanı cep telefonumdan arayan kişi, kurbanına ismiyle hitap ederek, evinin ya da çalıştığı yerin dışına çıkmasını, çok önemli bir konuda görüşme yapmak istediğini ve bu konuyu kimseyle paylaşmaması gerektiğini söylüyor. Devamında da, kurbanın T.C kimlik numarasının ve cep telefonu numarasının terör örgütü PKK tarafından internet üzerinden tespit edildiğini ve sahte kimlik düzenlendiğini anlatıyor. Daha da önemlisi birçok bankadan yüksek miktarlarda kredi çekildiğini ilave ediyor.
FONDA TELSİZ SESİ ESTİKÇE ESİYORLAR
Bunları aktarırken de arka fondan gelen telsiz sesleri hiç kesilmiyor. Söylemlerini sürdüren bu kişi kurbanını korkutmaktan da geri kalmıyor ve terör örgütünün eline geçen bilgilerinin başka olaylarda da kullanma ihtimali olabileceğini vurguluyor. Ayrıca kurbanın terör örgütünün eline geçen T.C kimlik numarası kullanılarak diğer telefon şirketlerinden hat alındığını, kurbanın vereceği kimlik ve adres bilgileri ışığında bu şahısların yerlerini tespit edebileceklerini de söylüyor. Tabii, kendinden habersiz çıkan kredi kartlarının iptalini gerçekleştirilebileceklerini de ilave ederek.
Bu kadarla da kalmayıp, birkaç şehir ismi vererek bu numaralara ait sinyallerin uydu üzerinden alındığını ve takip edildiğini, kendi güvenliği için kurbandan bir an önce bilgileri vermesini de istiyor.
İçine şüphe düşüp, gerçekten Emniyet mensubu olup olmadığını soranlar için ise yanıtları çoktan hazır. Gizli istihbarat servisinden, bilmem kaç sicil numarasına sahip filanca isimli görevli olduğunu bir çırpıda anlatıyor. Hatta bir mobil telefon numarası da veriyor.
ARANAN KURBANLARIN YARISI OLTAYA TAKILIYOR
İşte bu tuzağa düşüp, dolandırıcının istediği bilgileri verenler yandı. Zira o bilgilerle kurbanın banka hesabı boşalmaya, adına alış veriş yapılmaya çoktan başlanıyor. Hatta telefon alımı, kredi kullanımı gibi başvurular için zemin ise hazır hale getiriliyor.
Peki, bu durumda yapacağınız ilk şey ne olmalı? Böyle bir telefon aldığınızda
"155 Polis İmdat" telefonunu aramak, ya da en yakın karakola gidip bilgi vermek.
Bakın
Ankara Emniyeti Dolandırıcılık Masası yetkilileri ne diyor;
"Her gün onlarca kişinin bu şeklide arandığını biliyoruz. Kimi, dolandırıcılara kanıp kimlik bilgilerini veriyor, soyulduğunu anladığı an bize başvuruyor. Kimi de telefonla arayan kişiye inanmayıp doğrudan bize ulaşıyor. Maalesef arananların yarısı kanıp, bilgilerini vererek mağdur duruma düşüyor."
KIZ ARKADAŞIMLA BULUŞACAĞIM PARAM YOK DERSE İNANMAYIN!
Gelelim ikinci dolandırıcılık vakasına... Dev alışveriş merkezlerinin otoparkında arabasıyla dolaşan temiz yüzlü bazı gençler, havalimanın gümrüksüz mağazalarından birinde çalıştığını, elinde fotoğraf makinesi, video kamera gibi elektronik eşyalar ile parfümler olduğunu belirtip, çok ucuz fiyata satabileceğini söylüyor. Akşam kız arkadaşıyla buluşacağı için nakit paraya ihtiyacı olduğunu, o yüzden çok ucuza verdiğini vurgulamaktan da geri kalmıyor. Piyasada 700 Euro’ya satılan video kamerasını 100 Euro’ya, 150 Euro’luk parfümü ise 60 Euro’dan satabileceğini belirtirken, pazarlık marjı da bırakıyor.
İşte bu aşamada ucuz mal kapma sevdasına kapılanlar mağdurlar listesine adını yazdırıyor. Zira 100 Euro, yaklaşık 200 YTL verdiği kamera aslında taklit mal pazarlarında 20 YTL’ye satılan Çin malı oyuncaktan farksız bir ürün. Parfümler ise ambalajı taklit edilen sahte ürünler. Yine bu taklit mal pazarlarında fiyatı 10 YTL’yi geçmiyor. Yani 120 YTL’ye aldığı parfüm için 110 YTL fazla ödemesi bir kenara, kullanımı bile sakıncalı lüzumsuz bir ürünün sahibi oluyor.
DOLANDIRICI SIVIŞIRKEN MAĞDUR KOKU TESTİ YAPIYORDU
Geçenlerde bu sahtekárlardan biriyle Eskişehir yolu üzerindeki bir alışveriş merkezinin otoparkında burun buruna geldim. Beyaz Opel marka arabasıyla kurbanının yanına yaklaşıp, koltuğun üzerine yaydığı malları satmaya çalışıyordu. Taktik ise aynıydı.
"Akşama para lazım, yoksa bu kadar ucuza satmam imkansız".
O esnada çevrede polis arayıp, yakalatmak istedim ama yoktu. Mobil telefonumu ise büroda unutmuştum. Dönüp, alışveriş merkezinin güvenlikçilerine haber verdim, ama geri döndüğümüzde dolandırıcının ve bindiği arabanın yerinde yeller esiyordu. Tam o sıra gözüme bir bayan çarptı. Az önce dolandırıcının satmak istediği parfümlerden birkaç paket almış ve birini açıp el ayasına sıkarak kokluyordu. Sıktıkça sıkıyor, nefes alış verişi hızlanıyor, ama belli ki burnuna bir koku gelmiyordu. Yanına gidip, dolandırıcı kurbanı olduğunu söyleyeyim dedim, ama baktım olan olmuş, o da vurgun yediğini geç de olsa anlamış. Yarasına bir parmak tuz da ben basmayayım diye, sessizce oradan ayrıldım.
Neyse, bu dolandırıcılık hikáyelerini elime ulaşan çok güzel bir fıkrayla tamamlayıp, Pazar keyfinize katkı sağlayayım.
HAK YOLUNDA HALT EDENLERİN FIKRASI Almanya’da din motifli bazı yardım kuruluşlarının başkanları özel bir toplantıda yanyana gelmiş konuşuyorlar. Konu dönüp dolaşıp, toplanan paralara ve onların hak yolunda kullanılmasına gelmiş. İlk olarak bir Yahudi yardım kuruluşunun yetkilisi sözü almış;
"Biz topladığımız paraları 5 metre öteye bir çizgi çizerek, çizgiye doğru fırlatırız. Çizgiyi geçenleri hak yolunda kullanırız, geçemeyenler de bize kalır."
İkinci olarak bir Hıristiyan yardım kuruluşunun yetkilisi söz almış;
"Biz de benzer bir yöntem kullanıyoruz. Kilisede toplanan paraları 5 metre öteye koyduğumuz bir kavanoza atarız. Kavanoza girenleri hak yolunda kullanırız, girmeyenler bize kalır" demiş.
Son olarak bizim
Deniz Feneri’nin yetkilisi söz almış. O da;
"Bizde de durum pek farklı sayılmaz" diyerek konuşmasını sürdürmüş,
"Biz de topladığımız paraları yukarıya doğru fırlatırız, Yüce Rabbim ihtiyacı olduğu kadarını içinden alır, gerisi bize kalır."