ÜLKEMİZDE şampiyonluk adayı dendiğinde uzun bir süredir üç büyüklerin ismi dışında aklımıza başka bir takım gelmiyor.
Gerçekçi olmak gerekirse son yıllarda şampiyonluk, Fenerbahçe ya da Galatasaray’ın oluyordu. Bu sezon fotoğraf şimdilik farklı görünüyor. Ve bence bu durum ligimizi daha da renklendiriyor ve heyecanlandırıyor. Ligin sonuncusundan zirvesindekine kadar iyi bir mücadele var. Ve en önemlisi her takım birbirini yenebilecek kalitede...
Fenerbahçe’nin süpriz sonuçlar alması, Galatasaray’ın teknik heyet krizine rağmen yükselişe geçişi, Trabzonspor’un bu yıl yakaladığı hava, Beşiktaş’ta Mustafa Denizli’nin gelişiyle camianın kenetlenmesi, Sivas’ın geçen yıl başlayan çıkışının sürmesi, Bursaspor'un önüne geleni devirmesi, Gaziantepspor’un yabancı transferleri... Gerçekten çok renkli bir ligimiz var.
Estonya’da sohbet ettiğim kulüp başkanı da, samimi ve dürüst federasyon yöneticisi de, idealist ve namuslu hakem de, tarafsız medya yöneticileri ve yazarları da, göz zevkini ve kaliteyi önemseyen futbol taraftarı da... Tüm futbol ailesinin bu durumla ilgili söyleyeceği bir şey yok mu?...
FUTBOL AİLESİ
ESTONYA’da Süper Lig takımlarından birinin başkanıyla sohbet ediyorduk. Çok iyi bir takım kurduklarını ve şampiyonluk gibi hedeflerinin olup olmadığını sordum. Başkanın cevabı bir hayli enteresan ve düşündürücüydü; "Hiç bizi şampiyon yaparlar mı sanıyorsun... Buna asla izin vermezler!"
Ne vahim değil mi?
Aslında 25-30 kişinin kendi aralarında yönettikleri ve bildikleri birçok gerçek su yüzüne çıkmıyor, çıkamıyor... Peki neden? Herkes halinden memnun da ondan diyebilir miyiz?.. Belki de öyledir... Belki de sırf bu yüzden ligimizde şampiyonluk hep aynı 2-3 kulüp arasında el değiştiriyordur. Belki de bu yüzden üç büyükler Anadolu takımlarına yenildiklerinde şok geçiriyoruzdur...
İKİ ÖRNEK
BİLMEM kaç yıldır Fransa 1. Ligi'nde Lyon’dan başka şampiyon çıkmıyor. Fransa Ligi Lyon’un hegamonyası altında desek yeridir. Hatta Fransız futbol eleştirmenleri Ligue 1 yerine Ligue de l’ Olympique Lyonnais (O.Lyon Ligi) tanımını kullanıyorlar. Bu durum Fransız liginin değerini de doğrudan etkiliyor. Çünkü Lyon’un yıllardır süren açık ara hakimiyeti, Fransız Ligi'nin renkliliğini de yok ediyor.
Lakers, NBA’de o muhteşem kadroyu kurduğunda sadece ABD’nin değil dünyanın da ilgi odağı olmuştu. Ancak üst üste gelen 3 şampiyonluğun, NBA’in marka değerini tehlikeye soktuğu dile getirilmişti.
NBA yöneticileri, diğer kulüplerin atılım yapmalarını istemiş aksi taktirde bu durumun NBA için zevksiz ve renksiz bir süreç olduğunu dile getirmişlerdi.
Bu örnekleri vermemin nedeni şu; bu sezon renkli bir ligimiz var ve ligimizi daha da kıymetli kılmak için TFF, kulüpler, taraftarlar ve medya yani kısaca Şansal Büyüka abimizin dediği gibi futbol ailesi olarak bu duruma sahip çıkılmalı.
Aragones 2
ATİLLAGökçe ağabeyim dün Oğuz Tongsir'le yaptığı programda "Lütfen git sayın Aragones" başlıklı yazımla ilgili kolaycılığa kaçtığımı söyledi. Fikirlerini ve bilgisini kendime örnek aldığım bir ağabey böyle söyleyince cevap hakkımı kendi köşemde kullanmak istedim.
Aragones’in gitmesini istemek kolaycılığa kaçmak ya da bir adım sonra ne olacağını düşünmeden söylenmiş bir dilek değildi Atilla ağabey.
Her hafta yaptığı hatalarla Fenerbahçe’yi getirdiği durum ortada. Deniz Barış listede yok, Kazım 18’de yok. Bunlar ve bunun gibi hatalar hepimizin izlediği ve hata yapıldıktan sonra kaleme aldığımız durumlar olmamalıdır. Daha fazla hataya da göz yumulmamalıdır. Fenerbahçe Spor Kulübü bunları kaldıracak küçük bir kulüp değildir.
Sırf Avrupa şampiyonluğu var diye bir teknik adamın takımı bu hale getirmesine seyirci kalınamaz. Elbette dereyi geçerken at değiştirilmez. Elbette geçen yıl adını tüm dünyaya duyurmuş bir teknik adam kapı dışı edilmez.
Bu nedenle dedim ki, Sayın Aragones siz tecrübeli ve olgun bir teknik adam olarak bu durumu anlamalı ve gitmelisiniz....
O yürüyüş...
HAKANBilal Kutlualp, dün Hürriyet’te 5000 kişinin katıldığı o yürüyüşü anlatmış. Yürüyüşün Aziz Yıldırım’ın talimatıyla yapıldığını anlatmış. Aziz Yıldırım, Genç Fenerbahçeliler'den bu yürüyüşü tertiplemelerini istemiş... Böyle söylüyor Hakan Bilal Kutlualp... Hatta bu duruma bizzat şahit olduğunu dile getirmiş...
Şimdi bizzat içinde olduğum o yürüyüşü bir de benden dinlemenizi istiyorum.
1- O yürüyüş Aziz Yıldırım’ın talimatıyla yapılmadı. Bilhassa Aziz Yıldırım ve ailesi o yürüyüşün yapılmasını istememişlerdi.
2- O yürüyüşün yapılması yürüyüşten 2 gün önce Fenerbahçe alt yapı derneğinde kurduğumuz kriz masasıyla gerçekleşti. Davut Dişli başkanlığında kurduğumuz kriz masası ile bu yürüyüşün yapılmasına karar verdik.
3- Genç Fenerbahçeli kardeşlerimiz de bu yürüyüşe büyük bir katılımla destek verdi.
Yani anlayacağınız Hakan Bilal Kutlualp arkadaşımız bu olayı ya yanlış biliyor ya da şahit olduğu yürüyüş başka bir yürüyüştü...
Dönem durumdan vazife çıkarmak dönemi değildir.
Dönem hatasıyla sevabıyla her türlü özeleştiriyi yapabilip birlik olma dönemidir.