GELENEKSEL olarak Amerika resesyondan, Avrupa enflasyondan korkar. Amerika 1929’da başlayan Büyük Ekonomik Buhran’ı unutmamıştır.
Avrupa da Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadıkları hiperenflasyon dönemini unutmamıştır.
Bu deneyimlerle, Avrupa ekonomik durgunluğa daha dayanıklıdır. Düşük enflasyon ile büyüme arasında seçim yapmak zorunda olduklarında, düşük enflasyonu tercih ederler. Bu tercihleri çoğu zaman ekonomik durgunluk olarak karşılarına çıkar.
Aslında, uzun dönemde böyle bir tercihin olmayabileceği iktisat yazınında en fazla işlenen konulardandır. Fakat, birçok büyük Avrupa ekonomilerinin yapısal sorunlarını çözememiş olması kendilerini böyle bir tercihe zorlamaktadır.
FAİZ VE KUR
Fransa ve Almanya gibi ülkeler şimdi uzun süren bir durgunluk dönemi içindedirler. Avrupa’nın birçok ülkesinde işsizlik oranı yüzde 6 ya da altındayken, Almanya ve Fransa’da işsizlik yüzde 10’a dayanmıştır.
İşsizlikle beraber Avrupa’nın en fazla bütçe açığı veren ülkeleri de yine Fransa ve Almanya’dır. Bu ülkelerin bütçe açıkları milli gelirlerinin yüzde 4’ünü geçmiştir. AB kriterlerinin dışına çıkmışlardır. Üretimde verimlilik düşmektedir.
Sosyal güvenlik sistemi çökmüştür. Nüfus yaşlanmıştır. Sağlık ve işsizlik gibi sosyal yardımlar birçok ülkenin altından kalkabileceği boyutları aşmıştır. Bütçe açıklarının büyük bir bölümü de sosyal içerikli harcamalardan kaynaklanmaktadır.
Siyasi olarak arzulanmasa da, Almanya’da sosyal yardımların kısılması gündeme gelmiştir. Yılbaşından itibaren ücreti ne olursa olsun, bir iş teklifi alan işsiz bir Alman’ın işsizlik primi alması durdurulacaktır. Bir anlamda, Almanya, birleşmenin getirdiği sorunları aşmakta zorlanmaktadır.
Avrupa’nın büyük ekonomileri arasında en iyi performans gösteren ülkelerden biri İngiltere’dir. Enflasyon düşüktür. Ekonomik büyüme Avrupa ortalamasının üzerindedir. Kıta Avrupa’sı ile karşılaştırıldığında, verimlilik sorunu yoktur.
İspanya ve İtalya gibi güneydeki ülkeler ekonomik açıdan Avrupa’nın yıldızı olmaya adaydırlar. Kuzey Avrupa ülkeleri ise sorunlarını aşmakta güçlük çekmektedirler.
Ekonomik büyümenin başlatılması için Avrupa Merkez Bankası üzerinde faizleri indirmesi yönünde baskılar artarken, anti-enflasyonist bir şöhret yapabilme uğruna Avrupa Merkez Bankası faizlerle oynama konusunda çekingen davranmaktadır.
Euro’nun dolar karşısında oldukça kısa bir sürede ciddi boyutlarda değer kazanması ekonomilerini canlandırmaya çalışan birçok Avrupa ülkesi için sorunlar yaratmaktadır. Özellikle, ekonomik faaliyetlerinin önemli bir bölümünü ihracat yoluyla gerçekleştiren Almanya için ek güçlükler söz konusudur.
FAYDA YOK
Kısa dönemde Avrupa ekonomilerinin canlanmasını beklemek çok gerçekçi değildir. Aynı şekilde, Avrupa’da enflasyon riski yok denecek azdır. Amerika’nın aksine, Euro bölgesinde faizlerin çok daha istikrarlı olacağı beklenmelidir. İngiltere’de, Amerika’ya paralel olarak, faiz artışları devam edebilir.
Bu şartlarda, gelişmekte olan ülkeler Avrupa ekonomilerinden çok şey beklememeliler. Ayrıca, Avrupa Birliği’ne yeni katılan on ülkenin neden olacağı ek mali yükler de Avrupa ekonomilerini bulundukları yer itibariyle ek sıkıntılara sokabilecektir.