YATIRIM ve üretim kardeş kelimelerdir. Yatırım olmadan üretim olmaz. Üretim olmadan da yatırım olmaz. Tüketim olmadan hiçbirisi olmaz. Yatırım ve üretimin neden olduğu olgu ise istihdamdır.
Son dönemlerde, işsizliğin artmasıyla ekonomide istihdamı artırmaya yönelik yeni yatırım ihtiyacı öne çıktı. Yatırımlar artarsa istihdamın artacağı ve işsizliğin düşeceği fikri kamuoyunda yerleşmeye başladı. Yatırımlar artarsa, elbette istihdam artacaktır. Ama, işsizliğin azalıp azalmayacağı başka bir konudur.
Üretimin artması ekonomide üretim kapasitesini artıran bir olgudur. Kapasite kullanımı arttıkça, kapasite artırıcı yenileme yatırımları kaçınılmaz olmaktadır. Bu çeşit yatırımlar ya çalışan kapasitelerin üzerine yapılır ya da yeni yatırımlardır. Her durumda, üretimde kapasite artar.
İSTİKRAR BOYUTU
Ek yatırımlarla istihdamı artırıp işsizliğe çözüm bulmak çok iddialı bir tutumdur. Bu yol genellikle ekonomide istikrarsızlığa yol açar. Bir başka deyimle, işsizliği azaltıcı yatırım gereksinimi bizim gibi ülkelerde makro ekonomik açıdan istikrarı bozucu bir etkendir. Çünkü, yatırımların aşırı artması dış borçlanma ihtiyacını da aşırı artırmaktadır.
2003 yılında ve bu yılın ilk yarısında yatırımlar küçümsenmeyecek ölçüde arttı. Ama, artan yatırımların, artan üretimle beraber, istihdama ve işsizliğe çok az etkisi oldu. Sorun, yatırımların ya da üretimin yokluğu değil, yatırımcıların ve üreticilerin yeni istihdamdan kaçmalarıydı. Yaşanan ekonomik şartlarda, istihdamdan tasarruf en büyük amaç haline geldi.
Hazine’de yapılan bir çalışmaya göre, Türkiye’de işsizliğe çözüm olabilecek yıllık yatırım miktarı yaklaşık 57 milyar dolardır. Son on beş yılda ortalama yıllık yatırım miktarı ise sadece 40 milyar dolar olmuştur (ihtiyacın yüzde 70’i kadar). 2001 yılında 27 milyar dolara kadar düşen yatırımlar 2002 yılında 31 milyar dolar, geçen yıl ise 37 milyar dolar olmuştur. Bu yıl bu rakam daha da artacaktır. Ama, artan yatırımlar makro ekonomik açıdan sıkıntı yaratmaktadır.
Ortalama olarak Türkiye’de yapılan yatırımların dörtte üçü özel sektör tarafından yapılmaktadır. Devletin yıllık yatırım miktarı yıldan yıla fazla bir değişiklik göstermemekte ve 10 milyar dolar civarında olmaktadır.
Daha fazla yatırım harcaması ancak özel sektörden gelebilecektir. Özel sektörün daha fazla yatırım yapması özel sektörün tasarruf fazlasını eritecektir (kamunun finansmanı yerine yatırım yapılacaktır). Kamu tasarruf açığını artırmadıkça, özel sektörün tasarruf fazlasını eritmesi cari işlemler açığının artması anlamına gelmektedir. O halde, artan yatırımların ekonomik istikrarı bozmamasının yolu kamu sektörünün tasarruf açığını azaltmasından geçmektedir.
İŞÇİ MALİYETLERİ
Ekonomik istikrarı tehdit etmeyecek yol artan üretimde ve yatırımlarda ek istihdam iştahının artırılmasıdır. Bu alanda reel ücret düzeyi kadar, istihdam üzerindeki ücret dışı maliyetler de önemlidir.
Devlet, daha fazla yatırım ve daha fazla üretim için kolları sıvamadan, var olan üretim ve yatırım düzeyinde daha fazla istihdam için işgücü maliyetlerini düşürücü önlemleri düşünmelidir. Aksi taktirde, bugünkü ortamda, işsizliği artması ne kadar ekonomik ve sosyal istikrarı bozucuysa, işsizliği azaltmak için gereksinim duyulacak üretim ve yatırımları gerçekleştirmek de o kadar ekonomik istikrarı bozucu olacaktır.