EKONOMİDEKİ alışkanlıkları kırmak zor olabiliyor. Zaman içinde edinilen alışkanlıklar ve sağlanan dengeler, sürdürülemez olsalar da, çoğu zaman ekonomi politikaları seçeneklerini de sınırlandırabiliyor.
Öyle ki, politika seçeneklerindeki sınırlandırmalar ancak başka seçenek kalmadığında dikkate alınmaz oluyor. Yani, krizler sorunları çözebiliyor.
Bazen siyasi kaygılar, bazen de bilinmeyenin verdiği korkular politika yapıcılarının elini kolunu bağlıyor. Örneğin, 1980 öncesi kurların serbestçe belirlenmesi birçok siyasetçi, sanayici, politikacı ve iktisatçı için korkulu rüyaydı. Başka seçenek kalmadığında, kambiyo rejiminin serbestleşmesi tüm ekonomi için kurtarma simidi oldu.
VERGİ KORKUSU
Gündemde çok önemli iki konu var ki, siyasi ve ekonomik kaygılarla politika yapıcılarının seçeneklerini oldukça fazla sınırlandırıyor. Sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması ve kayıt dışı ekonominin daraltılması çeşitli nedenlerle üzerine kapsamlı bir biçimde gidilemeyen konular olarak gündemimizde duruyorlar.
Bir gün mutlaka bu konular da çözüm yoluna girecek. Başka seçeneğimiz kalmadığı için mi, yoksa gerçekten çözmek için mi bu sorunların üzerine yürüyeceğiz? Şimdilik bu sorunun yanıtını bilmiyoruz. Ama, öğrenmemiz çok yakın bir gelecekte olacak. Çünkü bu sorunlarla daha uzun süre yaşamamız mümkün görünmüyor.
Vergi vermeyenin vermesi gereken vergileri zaten vergi verenlerden ya da başka kaçışı olmayanlardan aldık. Vergi vermeye niyetlilerin önemli bir kısmını da sistemin dışına kaçırdık. Vergi yükü giderek daha küçük bir grubun üzerinde kaldı. Vergi oranları taşınamayacak boyutlara taşındı.
Şimdi, vergi oranları düşse, vergi vermeyenler vergi vermeye başlayacaklar mı? Vergi vermeyenlerin vergi vereceği kesin olsa, vergi oranları da düşecek. Ama, ya onlar vergi vermemeye devam ederlerse? Bu kez devletin vergi gelirleri düşecek. Devlet de bu riski doğal olarak göze alamıyor.
İSTİHDAM VERGİSİ
Vergi gelirlerinin önemli bir kısmı istihdam vergileri dediğimiz bölümden oluşmaya başladı. Kaynakta kesildiği için düşük gelir gruplarının gelir vergisi oranları yüksek tutuldu, hatta yükseltildi. Sosyal güvenlik sistemi battığı için çalışanlardan alınan sosyal güvenlik katkıları artırıldı. Zorunlu tasarruf kesintisi ya da işsizlik sigortası derken, işverenler çalışanın eline geçen para kadar devlete ödeme yapmak durumunda kaldılar. Ücret dışı maliyetler çok arttı.
Bazı işverenler kayıt dışına çıktı. Ya çalışanın aldığı ücret tam olarak gösterilmiyor, ya da çalışanın ücreti hiç gösterilmiyor. Şimdi, istihdam vergileri düşürülse, kendini kayıt dışına atan işverenler kayıt altına girecekler mi? Girmezlerse, istihdam vergilerinin düşürülmesi devletin vergi gelirlerini de düşürecek.
İşsizliğin nedenlerinden biri de hiç şüphesiz yüksek istihdam vergileridir. İşçi maliyetlerinin artması işverenleri işçiden tasarruf eden üretim teknolojilerine yöneltti. Çalışanın eline geçen ücrete bakıldığında, ücretler düşük görünmektedir. Ama, çalışanın işverene toplam maliyeti düşünüldüğünde, Türkiye’de işçi maliyetlerinin düşüklüğü kolaylıkla iddia edilemez. Vergiler düşse, işveren kayıt altına girip istihdam artacak mı?
İnsanları kayıt dışına ittikten sonra, yeniden kayıt içine döndürmek kolay bir iş değil. Özellikle, çeşitli dönemlerde çıkarılan aflarla kayıt içine dönmenin çok fazla maliyeti de olmuyor.