DAHA önce görülmemiş bir olayla karşılaşıyoruz. Yurtdışındaki yabancı bankalar YTL cinsinden borçlanma senetleri ihraç ediyorlar. Bu bankaların çoğu yatırım bankası. Vadesi iki yıl ile on yıl arasında ihraç edilen borçlanma senetlerinin toplamı şimdilik 2.5 milyar YTL’yi biraz aştı. Yabancı bankalar Türkiye piyasasına girmek istediklerinde ellerindeki dövizi bozdurup Türk parasına geçerler ve Hazine bonosu ya da hisse senedi alırlardı. Yani, Türk parası borçlanmazlar, kendi paraları cinsinden borçlandıkları parayı Türk parasına dönerlerdi. Türkiye piyasasına girdiklerinde kur riski alırlardı. YTL cinsinden borçlanma senetleri çıkararak yabancı bankalar bu yolla artık kur riski almak zorunda kalmıyorlar.YTL cinsinden çıkarılan borçlanma senetlerinin toplamı henüz çok düşük. Ama, miktar büyüdüğünde, Türkiye’deki mali piyasaların işleyiş tarzı da, bazı ekonomik ilişkiler de değişmeye başlayacaktır. REKABET ŞARTLARIYTL cinsinden yükümlülük yaratan yabancı bankaların elde ettikleri YTL’yi ne yaptıkları konusunda henüz kesin bir bilgimiz yok. Ama, Hazine bonosu piyasasına ve hisse senedi piyasasına girmeleri bu yolla mümkün. Ayrıca, beş-on yıl vadeli borçlanılan YTL daha kısa vadeli olarak, örneğin üç-beş yıl vadeli, Türkiye’deki bankalara borç verilebilir. Teknik deyimiyle, YTL borçlanan yabancı yatırım bankaları Türkiye’deki bankalarla YTL-döviz üzerinden swap (para değiş-tokuşu) yapabilirler. Yurtdışında olup da YTL borçlanan bankalar kredi değerliliği yüksek bankalar olduklarından (çoğu A ile AAA arasındaki bankalar) daha ucuz borçlanıp daha pahalı plasman yapabilme gücündedirler. Bu bankalar daha ucuza çalışmaktadırlar.Konunun bu yanı Türkiye’deki bankalar arasındaki rekabet şartlarını ileride değiştirebilecek niteliktedir. Zaten aracılık faaliyetlerinin yüksek olduğu Türkiye ekonomisinde yurtdışındaki yabancı bankaların YTL üzerinden bizim bankalarımızla rekabet etmeye başlaması sektörü ileride sıkıntıya sokabilecektir.PARA POLİTİKASIKonunun bir başka boyutu yurt dışındaki YTL hareketinin para politikası üzerindeki olası yansımalarıdır. Yabancı bankaların bir arada YTL varlık ve yükümlülük yaratmalarının para politikası açısından olumlu ve olumsuz yönleri vardır.Olumlu yönü vadeye göre faiz oluşumunun işlevsellik kazanmasıdır. Böyle bir piyasanın güçlenmesi (derinleşmesi) ve yaygınlaşması kısa ve orta-uzun vadeli faizlerin işlevlerini de güçlendirecektir. Bu açıdan, Merkez Bankası’nın etkilemek istediği kısa vadeli faizlerin ekonomiyi etkileme gücü artacaktır. Para-faiz-reel ekonomi üçgeni daha uyumlu bir yapıya kavuşacaktır. Dolayısıyla, para politikası daha da güçlü olacaktır. Konunun olumsuz yanı Merkez Bankası’nın kontrol etmek istediği para arzının bir bölümünün Merkez Bankası’nın müşterisi olmayan bir grup banka tarafından yaratılabilmesidir. Her ne kadar kısa vadeli faizler yoluyla Merkez Bankası’nın bu grup bankaların da davranışlarını etkileme gücü olacaksa da, beklentilerden kaynaklanabilecek dönemsel dalgalanmalar Merkez Bankası’nın işini güçleştirebilecektir. Bir anlamda, finans piyasasının bir bölümünün döviz üzerinden olmasının yarattığı zorluklara ek bir zorluk söz konusu olabilecektir.Bütün bunların gerçekleşmesi açısından zaman henüz erkendir. Ama, üzerinde düşülmesi gereken oluşumlarla da karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.