EKONOMİK faaliyetlerin büyüklüğüne yönelik bazı verilerin yorumlanması zaman içinde farklılık gösterebilir. Örneğin, kapasite kullanım oranı artmasa dahi üretim artabilir.
Çünkü, yeni yatırımlarla kapasite artmış olabilir. Kapasite kullanım oranı artmadığı halde, daha yüksek kapasiteler kullanılıyor olabilir.
Bunun tersi de doğrudur. 2001 yılında gözlendiği gibi, üretici şirketlerin batması yoluyla mevcut kapasite azalmış olabilir. Azalmakta olan kapasite ile, kapasite kullanım oranı düşmese dahi, üretim düşebilir.
KAPASİTE KULLANIMI
2002 yılından bu yana, özel sektör yatırım harcamaları çok ciddi boyutlarda arttı. Artan yatırım harcamaları, yeni alanlardaki yatırımlar yerine, kurulmuş üretim kapasitesinin artırımı ve modernizasyon alanlarında yoğunlaştı. Daha az işgücü ile daha fazla üretim yapılmasına çalışıldı. Ülkenin üretim kapasitesi arttı.
Önümüzdeki dönemde, kapasite kullanım oranı az hata ile ölçüldüğü taktirde, kapasite kullanım oranları 2002 ve 2003 yılları kadar yüksek olmayabilecektir. Ama, kapasite kullanım oranının göreli düşüklüğü üretimin azaldığının ya da artmadığının da habercisi olmayacaktır.
Aksine, kapasite kullanım oranları göreli olarak düşük kalsa dahi, üretimin artması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde, kapasite kullanım oranlarındaki değişikliğin üretimin öncü göstergesi olarak dikkatli izlenmesi gerekmektedir.
PARANIN HIZI
Ekonomik faaliyetlerin hacmi konusunda son yıllarda kullanılan bir başka değişken paranın dolaşım hızı adı verilen mali sektör şirketleri arasındaki para dolaşımını ölçen bir orandır. 2001 Krizi’nden önce 4’lerin üzerinde dolaşan bu oran daha sonraları 2’lere düştü. Son üç-dört aydır da 3’ün biraz üzerinde seyrediyor.
Yapısı gereği, paranın dolaşım hızındaki artış ekonomik faaliyetlerin arttığına işaret ediyor. Dolaşım hızındaki yavaşlama ise ekonomik faaliyetlerde göreli durgunluğun habercisi oluyor.
Son üç yıldır reel bazda yüzde 25 büyüyen Türkiye ekonomisinde paranın dolaşım hızının 1999 ya da 2000 yılına göre yavaşlamış olması çok anlamlı olmamaktadır. Bu gelişmeyi anlamlı kılabilecek bir gelişme ekonomide giderek paranın işlevini yitirmesi ya da mali sistemin devre dışı kalıyor olmasıdır. İki olasılık da bu boyutlardaki bir gelişme için çok gerçekçi değildir.
O halde, paranın dolaşım hızına bakarak ekonomik faaliyetlerin hacmi konusunda bir bilgi elde etmek mümkün değildir gibi bir sonuca ulaşılabilir. En azından, geçmiş deneyimler bu yargıyı güçlendirmektedir.
Hangi verinin neyi gösterip neyi göstermediği iyi bilindiği taktirde, her türlü veri bilgi haznemizi genişletmektedir. Her türlü bilginin yararı vardır. Ama, ekonomik faaliyetlerin hacmi konusunda Türkiye ekonomisinde klasik en iyi gösterge ithalat verileridir. Diğer veriler daha çok destekleyici nitelikte olmaktadır.
İthalatta ciddi bir daralma olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, ekonomik faaliyetlerde bir yavaşlama beklemek şimdilik çok gerçekçi görünmemektedir. Vergi istatistikleri ithalatta mart ayında da bir rekor kırıldığı izlenimini vermektedir.