KAMUOYUNDA ‘torba yasa’ olarak takdim edilen yasanın bir bölümü kamu sektörünün finansmanında hükümete çeşitli uygulamalar için yetki veriyor. Kamu sektöründeki bazı kurumların rahatlaması öngörülüyor.
Kamu kurumlarının borçlarının silinmesi öngörülüyor. Yani, bu kurumların borçları Hazine tarafından üstlenebilecek. Hazine’ye ‘bütçe dışı ikraz’ yapabilmesine izin veriliyor. Yani, Hazine’nin bazı kamu kuruluşlarından üstlendiği borçlar karşısında nakit dışı borçlanma olanağı gündeme getiriliyor.
İlk bakışta, bu çeşit yasalar masumdurlar. Kamunun zararlarını Hazine’nin üzerine yıkmak da olağandır. Yasanın ek bir mali yük getirmeyeceği yönündeki açıklamalar da mutlaka doğrudur. Yük zaten gelmiştir. Pislikler temizlenmek istenmektedir.
Olağan uygulamalar ve doğru analizler yapılanların da mutlaka doğru oldukları anlamına gelmiyor. ‘Torba yasa’ sayesinde birçok kamu kuruluşu finansman açısından rahatlayacaktır. Geçmişin yükleri üzerlerinden kalkacaktır. Sorun, Hazine’nin sorunu haline gelecektir.
AYNI FİLM
İşte sorun burada başlıyor. Finansman açısından rahatlayan kamu kuruluşları yeni yükler almaya ve bu yükleri kaldırmaya hazır hale gelecektir. Önce yük kaldırılacaktır. Ardından yeni yükler getirilecektir. Zaten, bu nedenle yeni hükümetler ‘beyaz sayfa açma’ adı altında önce geçmiş yükleri temizlemeyi tercih ederler. Ardından, kendi siyasi tercihleri doğrultusunda kamu kuruluşlarına yeni yükler yaratırlar.
Geçmişin yüklerini boşaltmak kamu kurumlarının borçlarını Hazine’ye devretmektir. Yeni yükler ise ilk başta kamu kuruluşlarının kendi sorunlarıymış gibi takdim edilir. Sonradan, onlar da Hazine’nin sorunu haine gelirler. Bu filmi daha önce çok gördük.
Türkiye ekonomisi yıllarca yüksek enflasyon altında doğru iktisadi kararlar aldığı halde yaşamadı. Alınan kararlar hep enflasyonu düşürmeye yönelik ‘beyaz sayfa açmak’ olarak takdim edildi. Sonuçta, ‘beyaz sayfa açma’ enflasyonla yaşamayı kolaylaştırıcı bir mekanizma haline geldi.
Bu deneyimler sonucunda ‘torba yasa’ girişimi doğal olarak kamuoyunun belli bir bölümünü rahatsız etmektedir. Kamuoyu haklıdır. Bu film geçmişte birden fazla izlenmiştir. Ezberlenmiştir. Sonuçları iyi bilinmektedir.
‘Torba yasa’ girişiminin zamanlaması da doğru olmamıştır. IMF ile üç yıllık ekonomik program henüz sonuçlandırılmamıştır. Birden bire ‘teşvik yasası’ diye kamu finansmanını bozabileceği yönünde tohumlar taşıyan bir başka yasa gündeme bomba gibi düşmüştür. Bu açıdan, ‘torba yasa’ hükümet içinde olumsuz bir eğilime işaret verip vermediği konusunda kamuoyunun kafasını karıştırmıştır. Niyet böyle olmasa da, zamanlama eski hatıraları canlandırmıştır.
TEDİRGİNLİK
Kamuoyu içinde bulunduğumuz şartlarda son derece duyarlı hale gelmiştir. Döviz kurlarının geldiği düzey, ilgili ya da ilgisiz herkesin dikkatle izlediği bir olgudur. Ekonomik büyüme yüksek dendiği halde, büyümenin günlük hayata yansıması sınırlıdır. Enflasyon düşüyor dendiği halde, enflasyonun düştüğüne inanların sayısı azdır. Yani, toplumun büyük bir bölümü anlamadığı bir filmi seyrediyormuş gibi bir izlenim içindedir. Makro ekonomik veriler olumlu gibi görünürken, kamuoyunu tatmin etmek zorlaşmaktadır.
Böyle bir dönemde eski bilinen uygulamalar kafaları daha da karıştırmakta, uygulanan doğru politikalara olan güveni sarsmaktadır. Anlaşılamayan bir filmin içine bilinen ve anlaşılan filmden parçalar koymak ekonomik birimleri tedirgin etmektedir.