SORUNU biliyoruz. Çözümü başka yerlerde arıyoruz. İç talep büyümesiyle artan üretimin neden olduğu ithalat artışıyla mücadelenin yolu tüketici kredilerinin kullanana maliyetini artırmak değildir.
Türkiye’de tüketici kredileri daha emekleme dönemindedir. Tüketiciler kredi kullanmaya daha yeni başlamışlardır. Tüketici kredilerini tamamen yasaklasak dahi, soruna çözüm bulmuş olmayız.
İthalatımızın yüzde 15’inden azı tüketim mallarıdır. Tüketim malı ithalatımızı yarı yarıya azaltsak yıllık bazda 6-7 milyar dolar tasarruf yaparız. Sorun, iç üretim için gerekli ithalatın artmasıdır.
DENGELER
Şu ana kadar ekonomik dengelere yönelik sergilenen yaklaşım şöyle özetlenebilir:
Tüketim azalsın, ama üretim artmaya devam etsin.
Ekonomik refah artsın, ama tüketim artmasın.
İhracat artsın, ama ithalat artmasın.
Ekonomide faizler düşsün, ama bir tek tüketici kredileri daha pahalı olsun.
Ücretler artsın, ama fiyatlar artmasın.
İnşallah döviz kurları yükselir, ama enflasyon yükselmesin.
Merkez Bankası faizleri indirmeye devam etsin, ama iç talep artarak cari işlemler açığı büyümesin.
Reel faizler düşsün, ama yabancı yatırımcılar Türkiye’nin finans piyasalarında yatırımlarını artırarak devam etsinler.
Bu yaklaşım tutarlı değildir ve ciddiyetten uzaktır. Cari işlemler açığı bir sorun ve ileriye dönük bir risk olarak algılanıyorsa, çözüm, iç talep büyümesini makul sınırlara çekmektir. Zaman geçtikçe, çözüm, büyümeyi makul sınırlara çekmek yerine büyümeyi durdurmak, hatta küçülmek olacaktır.
AMAÇ NE?
İç talep büyümesi ve ona bağlı olarak üretim artışı bir sorun idiyse, ticari krediler üzerindeki kaynak kullanımı destekleme fonu (KKDF) kesintisi neden kaldırıldı? Tüketici kredilerindeki KKDF artırılarak ne amaçlanıyor?
Kredinin üreticiye olan maliyeti azaltıldı, tüketiciye olan maliyeti artırıldı. O halde, tüketiciler kredi alacaklarına, üreticiler kredi alıp mallarını tüketicilere taksitle satacaklardır. İç talep büyümesi durdurulamadığı sürece, tüketici kredilerinin maliyetini artırmak bir işe yaramayacaktır.
Kaldı ki, Türkiye banka kredisiyle tüketim yapan bir toplum değildir. Aksine, taksitle alışverişi daha çok sever. Bunu bilen kredi kartları veren bankalar, verdikleri tüketici kredilerinin adına ‘taksit’ demektedir. Tüketici kredilerinin korkutucu gibi görünen büyümesi tüketici kredilerinin zaten çok az olmasından kaynaklanmaktadır. Yanlış hedefe koşuyoruz.
Sorunun aslı özel sektörün tasarruflarını azaltması, tüketimini artırmasıdır. Özel sektör tasarruflarının azalmasıyla ortaya çıkan ekonomideki toplam tasarruf açığı büyümüştür. Toplam tasarruf açığının tercümesi yurtdışından tasarruf ithal etmek demektir. Yani, cari işlemler açığının büyümesidir.