ENFLASYON hedeflemesi yaklaşımı, başarılı olduğunda, fiyat istikrarını tesis etmede merkez bankalarına hem zaman hem de itibar kazandırır. Ama, başarısız olduğunda, tüfekteki tek kurşunun boşa harcanması gibi olur.
Türkiye’de enflasyon hedeflemesine geçilmesinin doğru bir yaklaşım olup olmadığını bu aşamada tartışmanın bir anlamı yok.
Çeşitli değerlendirmeler sonucunda bu politikanın uygulanmasına karar verildiğine göre, bundan sonra hangi Merkez Bankası idaresi ya da hangi hükümet olursa olsun, bu politikanın başarıyla yürütülmesinden başka bir seçeneği yok, olmamalıdır da.
Enflasyon hedeflemesine alternatif başka politikaları gündeme getirmek bu aşamada yarardan çok, zarar getirir.
Enflasyonla mücadeleyi, eğer ciddiyetle yaklaşılıyorsa, çok büyük ölçüde sakatlar.
Dolayısıyla, bu politikanın başarılı olması şarttır.
OLANAKSIZ DEĞİL Enflasyon hedeflemesi macerasının ilk devresi hüsranla bitti.
Hedeflenen enflasyon yıllar itibariyle 2007 yılına kadar düşürüldüğü halde, gerçekleşen enflasyon 2004 yılı ortasında yüzde 7’ye kadar düştükten sonra çok ciddi bir katılık gösterdi, artma eğilimine girdi.
Hedefin yıllık yüzde 4 olduğu bir yılda, enflasyon çift haneye geldi.
Hedefin ekonomik birimlere yol gösterici olma işlevi kayboldu.
Ekonomik birimler gözünde bu politika hiçbir zaman çalışmamış oldu.
Enflasyonun neden hedeflenen düzeyin bu denli üzerinde gerçekleşmesinin birçok nedeni sıralanabilir.
Ama, hiçbir neden, gelinen noktada yüzde 4 hedefi koruyarak enflasyon hedeflemesi politikasından beklenen yararın sağlanabileceği yönünde bahane yaratamaz.
Bu açıdan, enflasyon hedefinin değiştirilip konuya yeni bir başlangıç yapılması doğru olmuştur.
Birinci devre bitmiştir, ama maç bitmemiştir.
Bu son şanstır.
Bundan sonra da gerçekleşen enflasyon ile hedeflene arasında büyük farklar oluştuğunda, hedef değiştirilerek enflasyonla mücadelenin devam edeceği masalını kimse dinlemez.
Bu politika ekonomik birimler gözünde iflas etmiş demektir.
Türkiye daha uzun yıllar enflasyonla boğuşacak anlamına gelir.
Belki, şimdi dahi böyle düşünenler vardır.
Ama, böyle düşünenlerin görüşlerinin, en azından şimdilik, Merkez Bankası’nın taviz vermez bir duruş sergilemesiyle değiştirilebilmesi de mümkün görünüyor.
BAŞARI ŞART Bugünkü şartların Merkez Bankası’na yardımcı olduğu iddia edilemez.
Aksine, şartlar oldukça olumsuzdur.
Yine de, Merkez Bankası başarılı olmak zorundadır.
O halde, Merkez Bankası çok daha kararlı, çok daha sert, çok daha çabuk ve çok daha taviz vermez bir görünüm sergilemek zorundadır.
İşin, hafife alınacak, şaka kaldırır tarafı kalmamıştır.
Merkez Bankası bu yöndeki tutumuyla kendi itibarının peşinde değil, Türkiye’nin fiyat istikrarı yolundaki mücadelesinde hedefe hiç bu kadar yakın olunamamışken, kazanımların kaybedilmemesine çalışacaktır.
Enflasyon hepimizin sorunudur, en çok da dar gelirli sabit gelirli ekonomik birimlerin sorunudur.
Eğer siyasi otorite dar gelirli, sabit gelirli toplum kesimlerinin durumlarını kalıcı bir biçimde düzetmenin yollarını arıyorsa, Merkez Bankasına tüm gücüyle destek vermelidir.
Bir atımlık kurşunumuz vardı.
Onu da kullandık.
Bu kez kurşunun hedefin yakınlarına düşmemesi, ekonomik istikrarı değil, istikrarsızlığı gündeme getirecektir.
Bu nedenle Merkez Bankası üzerinden siyaset yapma alışkanlığını bırakmalıyız.
Son şansımızı kısa vadeli bakış açısıyla heba etmemeliyiz.