ÖZEL sektörün döviz üzerinden risklerinin arttığı uzun süredir konuşuluyor. Yurtiçindeki şirketler hem içeride döviz kredilerine yüklendiler hem de yurtdışından borçlanmaya ağırlık verdiler.
Toplam borçluluklarının artması bir yana, özellikle döviz kazanmayan yurtiçindeki şirketler dikkat çekici boyutlarda bilançolarında kur riski aldılar.
Döviz kurları arttığında, borçlulukları YTL cinsinden aynı paralelde artacak.
Ama, gelirleri aynı paralelde artmayabilecek.
KREDİBİLİTE PARAMETRESİ
Geçen yaz aylarına kadar Türkiye ekonomisinin toplam dış kaynak gereksiniminde özel sektör borçlanmasının göreli önemi fazla değildi.
Cari işlemler açığımızın neredeyse yarısını doğrudan yabancı sermaye akımları yoluyla finanse edebiliyorduk.
Son eğilimler cari işlemler açığımızın neredeyse tümünü dış borçlanma ile finanse ettiğimiz yönünde.
Bu şartlarda özel sektör şirketlerinin risk profili daha da önem kazanıyor.
Şirketlerimizin eskisi kadar dış borçlanamaması durumunda cari işlemler açığı üzerine önemli kısıt oluşacak.
Şirket riskliliği ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki çok daha güçlü bir biçimde karşımıza çıkacak.
Finansman bulamadığımız için cari işlemler açığını eski boyutlarda veremeyeceğiz.
Yani, ithalat talebi azalmak zorunda kalacak.
Daha az ithalat daha az üretim anlamına gelecek. İthalat talebini kısacak mekanizma büyük bir olasılıkla döviz kurlarında yaşanacak olası bir istikrarsızlık olacak.
Olası gelişmelerin Türkiye’deki bankacılık sektörü üzerinde de önemli sonuçları olabilecek.
Bankalar, yalnızca şirketlere verdikleri nakit krediler üzerinden değil, şirketlerin dış borçlanmaları için verdikleri teminat mektupları yoluyla da sorunlu kredilerle boğuşmak durumunda kalacaklar.
Dolayısıyla, özel sektör şirketlerinin kredibilitesi iki açıdan önemli oluyor.
Birincisi, dış kaynak bulma mekanizmasının çalışabilir olması. İkincisi, bankacılık sektörünün sağlığı.
Konu bu şekilde ortaya konduğunda, döviz kurlarındaki istikrar da ekonomik büyüme açısından eskiye göre çok daha önemli bir konuma geldi.
Çünkü, her hangi bir nedenle döviz kurlarının fırlaması şirketlerin kredibilitelerini doğal olarak olumsuz etkileyecek.
Hem iç piyasa açısından, hem de uluslararası düzeyde döviz kurlarındaki istikrar şirketlerin kredibilitesinin bir parametresi haline gelmiş durumda.
DÜMENSİZ YOLCULUK
Konu önemli. Şirketlerin döviz cinsinden iç ve dış borçluluğu Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı durumunda.
Ama, kısa vadede döviz kurlarında istikrara önem vermenin dışında yapılabilecek fazla bir şey de yok.
Çünkü, şirketlerin döviz borçluluğu zaten gerçekleşmiş durumda.
Bu aşamada, şirketlerin döviz borçluluğundaki artışı yavaşlatabilecek ya da durduracak politikaların devreye sokulması ekonomik durgunluğa davetiye çıkarma anlamına gelecek.
Dolaylı olarak, bu yönde atılacak adımlar ekonomik büyümeyi durdurma yoluyla cari işlemler açığının büyümesine engel olmak anlamını taşır.
Dolayısıyla, bu yaklaşım da çok fazla gerçekçi görünmüyor.
Fırtınalı sularda dümensiz yol alıyormuş gibi bir görüntümüz var.