FARKLI kesimlerin risk algılaması son 6-7 aydır farklılaşmış gibi görünüyor. Geçen yılın ortasında yaşanan çalkantı ekonomik birimleri beklentileri açısından farklılaştırdı.
Aynı pencerenin önünde farklı bir manzara görülüyormuş gibi bir durum yaşanıyor. Galiba, gözlükler farklılaştı. Bakış açıları değişti. Beklentiler oluşturulurken, farklı ekonomik birimler farklı risklere farklı ağırlıklar veriyor.
Risk algılamasının farklı ekonomik birimlerce farklı algılanması ekonomide simetrik olmayan davranışların oluşmasına neden oluyor. Böyle bir ortamda oluşan ekonomik dengenin kalıcılığı olasılığı da doğal olarak azalıyor. Çeşitli makro ekonomik verilerde dalgalanmalar oluyor. Son 3-4 yılda birden fazla kez böyle durumlar yaşandı.
FARKLILAŞMALAR
Uzun zamandan beri Türkiye ekonomisine yönelik olarak "politik riskler" konuşuldu. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ekonomik dengeler üzerinde risk oluşturduğu vurgulandı. Ama, mali piyasaların yönlendirilmesinde önemli bir rol oynayan yabancı yatırımcılar galiba politik risklere karar mekanizmalarında yerli yatırımcılar kadar ağırlık vermiyorlar. En azından, davranışları bunu gösteriyor.
Geçen yıl ortasından bu yana Hazine bonosu yıllık faizleri yüzde 20’nin altına gelmekte zorlanırken, seçimler giderek yaklaştığı halde, son haftalarda Hazine bonosu yıllık faizleri yüzde 19’un altına geriledi. Faizlerin düşmesinde en büyük etken yabancı yatırımcıların alımlarıydı. Aynı paralelde döviz kurları da geriledi.
Yabancı yatırımcılar alırken, yerli yatırımcılar piyasada daha çok satış tarafında görünüyorlar. O halde, yabancı yatırımcılar için yüzde 18-19 yıllık faizle Hazine bonosu almak cazipken, yerli yatırımcılar açısından bu faiz düzeyinde satış daha cazip olmaktadır. Risk algılaması farklılık göstermektedir.
Yabancılar ülkeye döviz getirip satarken, yerliler döviz almaya devam etmektedirler. Demek ki, yabancı yatırımcılar kurların rahatsız edici boyutlarda artmayacağını bekledikleri halde, yerli yatırımcılar "ne olur, ne olmaz" beklentisi içinde mali yatırımlarının bir bölümünü dövize kaydırmaktadırlar. Bu şekilde, bir anlamda tasarrufların reel değeri korunmaya çalışılırken, diğer taraftan özel sektörün giderek artan döviz borçları karşısında bir emniyet mekanizması yaratılmaktadır. Beklentiler bu alanda da farklılaşmış görünmektedir.
Kısacası, yerli ekonomik birimler göreli olarak daha tutucu bir davranış içindedirler.
KİM HAKLI?
Çalkantı döneminde cari işlemler açığının yarattığı risk konuşulurdu, şimdi konuşulmaz oldu. Üreticiler daha tutucu olurken, tüketiciler o denli tutucu bir davranış sergilemiyorlar. Üretim artışında bir yavaşlama söz konusu, ama aynı paralelde talep artışında bir yavaşlama söz konusu olmayabilir.
Sonuçta, riskleri farklı algılayanlardan biri haklı çıkacaktır. Bu nedenle de, simetrik olamayan risk algılaması bir noktada yeniden birbirine paralel hale gelecektir. Yabancı yatırımcıların haklı çıkması durumunda, yerli yatırımcılar beklentilerini değiştireceklerdir. Bu takdirde, ekonomik büyüme yeniden hızlanma sürecine girebilecektir.
Yerli yatırımcıların haklı çıkması ancak yabancı yatırımcıların beklentilerini yerli yatırımcılar paraleline getirmesiyle olacaktır. O takdirde, ekonomik büyümedeki yavaşlama 2007 yılı süresince devam edebilecektir. Hatta, bazı dalgalanmalar da yaşanabilecektir.
Not: Pazar ve pazartesi günleri aynı yazım teknik bir karışıklık nedeniyle iki kez çıkmıştır. Özür dileriz.