YABANCI yatırımlar da, yabancı yatırımcılar da belli bir süreçten geçerler. Hiç kimse ekonomideki hakim eğilimleri bilmeden, hukukunu öğrenmeden, vergi yapısını incelemeden ve siyasi konumunu irdelemeden bir ülkeye beş kuruş getirmez. Dolayısıyla da, yabancı yatırımlar zaman içinde nitelik değiştirirler.
Yabancı yatırımcılar yaptıkları yatırıma göre değişik kişi ya da kurumlardır. Mali yatırımcılar genellikle bankalar ve fonlardır. Bu kurumların yatırımları genellikle tekrar satmak üzere hisse senedi ve bono piyasalarında olur. Yatırımlarının bir bölümü kendi sermayelerini çalıştırmak, bir bölümü de müşterilerinin paralarına nema kazandırmak amacıyla yapılır.
ŞİKAYET YERSİZ
Uluslararası yatırım yapılabilir ülke olma yolunda genellikle borçlanarak dış kaynak bulunur. Uluslararası yatırımcılar bir araya gelerek bir ya da daha çok bankanın ya da aracı kurumun (ülke hakkında oldukça fazla bilgisi olan) liderliğinde bir grup kurarak (sendikasyon) çok fazla bilinmeyen bir ülkenin en belli başlı kuruluşlarına borç verirler. Bu kuruluşlar başta devlet, daha sonra da bankalardır.
Bu süreçte yabancı yatırımcılar ülkeyi daha fazla tanımaya başlarlar. Tanıdıkça, önce kısa vadeli verilen borçların vadeleri uzamaya başlar. Yatırımcılar kendilerini görece daha rahat hissettikçe, yabancı yatırımcılar ülkenin hisse senedi ve Hazine bonosu piyasasına girerler. Doğal olarak, tüm amaçları ucuza alıp pahalıya satmaktır. Bir hisse senedini ucuz bulduklarında alırlar, fiyatı beklentileri doğrultuda arttığında satarlar. Yanlış yapıp fiyatların düşebileceğini düşündüklerinde de, "zararın neresinden dönülürse o kárdır" yaklaşımıyla yatırımlarından çıkmaktan da hiç çekinmezler. Yabancı yatırımcılar "yatırımlarına aşık" değillerdir. Yatırımlarının ortalama getirisini aldıkları riske paralel olarak artırmaya çalışırlar.
Bu çeşit yatırımlara "sıcak para" diyoruz. Bu yatırımların geldikleri gibi gitmeleri de çok kolay olur. Beklentiler iyi olduğunda gelirler, beklentiler kötüleştiğinde giderler. Kısa vadeli düşündüklerinden korkaktırlar.
Sıcak paranın soğutulması bu çeşit yabancı yatırımlar yerine doğrudan yabancı sabit sermaye yatırımları çekmek anlamına gelir. Bu mümkün müdür? Hayır. Uluslararası sermaye hareketleri serbest olduğu sürece, bu çeşit yatırımlar hep olacaktır. Çünkü, trilyonlarca dolar değerinde fon işleten bu çeşit yatırımcılar hep olacaktır. O nedenle, sıcak paradan şikayet etmek uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olmasından şikayet etmekten öteye gitmez.
BİZ DE PARÇASIYIZ
Yabancı yatırımcılar almak istedikleri risklerin düzeyine göre de kendi aralarında farklı gruplara ayrılırlar. Bazıları az riskli çalışmak isterlerken, bazıları çok daha fazla risk alıp çok daha yüksek getirilerin peşinde koşarlar. Gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan sıcak paracı yabancı yatırımcılar genellikle "yüksek risk, yüksek getiri" peşinde koşanlar olduklarından, diğerlerine göre çok daha korkak hareket ederler. Bizde aynı davranışları YTL’den dövize ya da dövizden YTL’ye geçerken göstermiyor muyuz? Bu anlamda, bizler de sıcak paranın bir parçasıyız.
Sıcak paranın gazabından kurtulmak mümkün müdür? Elbette. Ülkeye yatırım yapanların yelpazesini genişletebildiğimiz sürece sıcak paranın olumsuz etkisi azalacaktır. Bir grup yabancı yatırımcı çıkarken, bir başka grup yabancı yatırımcı giriyorsa, bazılarının çıktığı belli bile olmayacaktır. Bunu başarabilmenin yolu ülke riskini giderek azaltmaktır. Bir başka yazıda devam edeceğim.