Rekabet ve mülkiyet

REKABET kavramının temelinde ‘mülkiyet hakkı’ vardır. Ekonomide mülkiyetin farklı ve çok sayıda kişi ve kurumlara dağılmış olması rekabet kavramını önemli kılar.

Tüm mülkiyetin devletin elinde ya da bir kişinin elinde toplanmış olması rekabet kavramını iktisadi açıdan hem bulandırır hem de anlamsızlaştırır.

Bu bakış açısından, mülkiyet haklarının kayıtsız ve şartsız korunması rekabetin temelini teşkil eder. Oturduğunuz eve girip sizi atan ve yerinize yerleşenler olabiliyorsa, rekabetten söz edilemez. Aynı şekilde, sizin başkalarının mülkiyetine tecavüz etmeniz suç sayılıp başkalarının tecavüz etmesini göz yumulduğu zaman da rekabetten söz edilemez.

KAMU MALI

Genelde, mülkiyet ya devletin elindedir ya da özel kişi ve kurumlara aittir. Devletin yasaları mülkiyet sahibinin haklarını korumak zorundadır
. Yani, devletin yasaları hem devletin hem de özel kişi ve kurumların mülkiyet haklarını korumak durumundadır. Devletin mülkiyet haklarını koruyup özel kişi ve kurumların mülkiyet haklarının korunmadığı bir yasal sistem olamaz. Olduğunda, ‘mülkiyet hakkı’ kavramından söz edilemez.

Mülkiyet hakkı, en geniş anlamda, mülk üzerinde istenilen tasarrufu yapabilme serbestisidir. Alırsınız, satarsınız, kullanırsınız, hatta başkalarının sizin mülkünüzü kullanmasını engelleyebilirsiniz.

Kamu mülkiyetinde de benzer özellikler vardır. Tek fark, kamu sektörünün, mülkiyetinde olduğu mallar üzerindeki tasarrufunu yine yasal bir çerçeve içinde gerçekleştirmesidir. Yani, kamu, mülkiyetindeki bir binayı sokaktan geçen ilk kişiye satamaz. Satacaksa, belli kurallara uymak zorundadır. Bir anlamda, ‘kamu mülkiyeti’ özel kişi ve kurumların mülkiyetine göre daha sınırlı bir kavramdır.

Kamu mülkiyeti dışında, iktisat düşüncesinde ve uygulamada ‘kamu malı’ (public goods) diye bir kavram vardır. Kamu malı, malın herhangi bir kişi tarafından kullanılmasının başkalarının kullanımını sınırlamayan mallar olarak tanımlanır. Örneğin, kamu sektörü de üretse, diş fırçası bir kamu malı değildir. Çünkü, diş fırçasını ben satın almışsam, başkalarının aynı diş fırçasını satın almasını engellemişimdir. Buna karşılık, mahalledeki çocuk parkı bir kamu malıdır. Çünkü, o parkta benim çocuğumun oynaması başkalarının çocuklarının oynamasını engellememektedir. Bir şekilde, engelleniyorsa, engeller kaldırılmak zorundadır. Çünkü, bir ayırımcılık söz konusudur.

Kamu malının mülkiyeti devlette de, özel kişi ve kurumlarda da olabilir. Örneğin, bir özel kişi de çocuk parkı yapabilir. Bir belediye de çocuk parkı yapmış olabilir. Esas olan malın kullanım biçimidir.

KAVRAMLAR

Tanımlandığı şekli ile, kamu malını kamu malı olmaktan çıkarılabilmesi de rekabeti engelleyen etkenlerdendir
. Örneğin, kamu malı özelliğindeki bir malın kullanımına devletçe ya da özel kişilerce imtiyaz getirip kullanımının sınırlandırılması rekabeti engeller.

Rekabetin altyapısı kurulurken ‘mülkiyet’ ve ‘kamu malı’ kavramlarının iyi oturtulması ve tanımlar çerçevesinde korunmalarının özel bir önemi vardır. ‘Fırsat eşitliği,’ ‘girişim özgürlüğü’ ve ‘serbest piyasa’ gibi kavramlar da bu temel üzerinde oturmaktadır.

Bu kavramların yanında, bir de ‘kamu hizmeti’ kavramı tartışılmalıdır. Kamuya hizmet vermek ‘kamu hizmeti’ olarak mı algılanmalıdır? Gelecek hafta devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları