HER ürettiğini arzuladığı fiyatta rahatlıkla satabilen bir firmanın bulunduğu pazarın rekabetçi olması söz konusu olamaz. Rekabet, üretimin arzulanan kar düzeyinde satılamama riskini de beraberinde getirir.
Bu risk yok edilemez, ama azaltılabilir. Azaltmanın tek yolu rakiplerden daha kaliteli ve daha ucuz mal üretebilip piyasaya sürebilmektir. Dolayısıyla, rekabet kalitenin artması sonucunu doğurur.
Bu ilke yalnızca mal ve hizmet piyasalarında değil, aklımıza gelebilecek her yerde doğrudur. Mezun ettiği öğrencileri doğru dürüst iş bulamayan bir okul da kalitesini yükseltmek zorundadır. Çünkü, öğrencilere bir seçenek verildiğinde, bir süre sonra bu okullar eğitim verecek öğrenci bulamayacaktır.
SİNYAL
Yukarıdan aşağıya doğru gidersek, şöyle bir resimle karşılaşıyoruz. İş piyasası rekabetçi bir piyasadır. Aynı işte çalışmak isteyen binlerce kişi arasından birkaç kişi işe alınmaktadır. O halde, binlerce kişi arasında, işi kapabilmek için en kalitelilerden biri olmak gerekmektedir. Nasıl daha kaliteli birisi olunabilir?
Bir insanın kariyerinin başında sahip olduğu işgücünün kalitesi konusunda sinyal veren bir takım özellikleri vardır. Örneğin, iyi öğrenci yetiştirdiği geçmiş deneyimlerle bilinen okullardan mezun olmak işgücü kalitesinin iyi olduğu yönünde önemli bir sinyali oluşturur. Yani, mezun olunan okulun adı bir sinyaldir.
Yalnızca mezun olunan okulun ismi de yetmeyebilir. İyi bir okuldan mezun olsanız dahi, okuldaki başarı dereceniz de sahip olduğunuz işgücü kalitesi konusunda önemli bir sinyaldir. Mezuniyet ortalamanız da yeterli olmayabilir. Mezun olduğunuz okuldaki hocalarınızdan ya da eğitim döneminde staj yaptığınız kuruluşlarda sizin amiriniz konumunda olanlardan aldığınız referanslar da önemli olabilir.
Sonuçta, işe alındığınız taktirde, iyi bir çalışan olacağınız konusunda işverenin gözündeki riskleri asgariye indiren her türlü sinyal sizi rekabette öne çıkaracaktır. O halde, mümkün olabilen en iyi okula gitmek gerekmektedir. Okulda mümkün olduğunca başarılı olmak gerekmektedir. Okulda ve çalıştığınız yerlerde sevilen biri olmanız gerekmektedir. Bütün bu olumlu sinyalleri oluşturabilmek için bazı değişkenler sizin elinizdeyken, bazı değişkenler kurallara bağlanmıştır.
Örneğin, eğitim gördüğünüz okulda çok çalışıp çok başarılı olmaz sizin elinizdedir. Ama, hangi okula gideceğiniz sizin elinizde olmayabilir. Hatta, çok iyi bir öğrenci olabileceğiniz halde, okula dahi gidemeyebilirsiniz. Bazı doğu illerimizde okul olmadığı için eğitim göremeyen binlerce çocuğumuz olduğu iyi bilinmektedir.
SAKAT REKABET
Rekabet kalitenin artması için gerekli, ama yeterli bir şart değildir. Rekabetin kaliteyi artırabilmesi için fırsat eşitliğinin de olması şarttır. Fırsat eşitliğinin olmadığı bir ortamda, rekabet olsa da, rekabetin boyutu sınırlıdır. Ayırımcılık kaçınılmazdır. İşgücü piyasasında da ayırımcılığın önemli nedenlerinden biri fırsat eşitliğinin olmaması ya da eksikliğidir.
Mal ve hizmet piyasalarında da fırsat eşitliği olmadığında ayırımcılık ve kollamacılık vardır. Üç-beş şirket arasında rekabet varmış gibi görünse de, rekabet sakattır.
Mal ve hizmet piyasalarında fırsat eşitliğinin anahtarı piyasaya giriş ve çıkışın serbest olmasıdır. Piyasaya girişin engellendiği, piyasadan çıkışın istenmediği ortamlarda rekabetin kaliteyi arzulandığı ölçüde artırabilmesi mümkün değildir. Yıllarca, bankacılıkta giriş neredeyse serbestti, ama çıkış serbest değildi. Ne oldu?