REKABET kavramının iyi tanımlanması gereken alanlardan biri emek piyasasındaki rekabettir. Emek piyasasının yasal zeminde düzenlenmesi tüm ülkelerde ‘eşitlik,’ ‘adalet’ ve ‘ayırımcılık’ kavramları arasında sıkışıp kalmıştır.
Yasa yapıcılar ‘eşit işe eşit ücret’ diyerek işin içinden çıkmışlardır. Ücreti belirleyen en önemli etkenlerden biri olan ‘verimlilik’ kavramı yasal zeminde her zaman ikinci plana atılmıştır. Ücret düzeyine ‘adalet’ açısından, ücret çeşitliliğine ‘eşitlik’ açısından yaklaşılmaktadır. Özellikle, uygulama bu yönde olmaktadır.
EŞİTLİK
Emek piyasası çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Meslekler arası rekabet söz konusudur. Mesleklerin kendi içinde rekabet yaşanır. Aynı meslek dalında kalite farkları vardır. Geçmiş deneyimler önemlidir. Deneyimin kalitesi belki daha da önemlidir.
Bu karmaşık yapıda ‘eşit işe eşit ücret’ dendiğinde, emek piyasası rekabetten uzaklaşmaktadır. Emek piyasasında rekabetten yasal olarak uzaklaştırılmasının bahanesi olarak hep mal ve hizmet piyasalarının emek kullanma yönünde ayırımcılık yaptığı gösterilir. Bilinen en yaygın ayırımcılık kadın ve erkek çalışanlar arasındadır.
Birçok ülkede yapılan birçok bilimsel çalışma aynı iş kolunda kadınların erkeklere göre daha az ücret aldığını göstermektedir. Buradan yola çıkarak birçok ülke bu çeşit ayırımcılığı önlemek için iş yasalarına ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesini getirmişlerdir.
‘Eşit işe eşit ücret’ ilkesi verimliliği göz ardı ettiğinden, emek piyasası yalnızca rekabetten uzaklaşmıyor, aynı zamanda verimlilik artışı da köstekleniyor. Kaliteyi yükseltmek yerine ‘ortalamada buluşma’ ilkesi benimsenmiş oluyor. Bazen ayırımcılığı daha da fazla körüklüyor.
Emek piyasası konusunda yapılan birçok çalışma çalışanların eğitiminin, geçmiş iş deneyimlerinin, üretkenliklerinin ücretlerin tespitinde önemli parametreler olduğunu göstermiştir. Bunların arasında da, biraz da ölçülmesi göreli olarak daha kolay olduğundan, eğitimin ve eğitim kalitesinin önemi daha öne çıkmaktadır. Yani, insan sermayesi (human capital) önemlidir.
EĞİTİM
Emek piyasasında rekabette öne çıkabilmek için eğitim ve eğitim kalitesi önemlidir. Eğitim işgücünün kalitesini tespit etmektedir. İşveren, verdiği ücrete karşılık daha kaliteli işgücü talep etmektedir. O halde, özellikle yeni iş bulma aşamasında, kişilerin aldığı eğitimin düzeyi ve kalitesi kişiyi rekabette öne çıkarmaktadır.
İş bulamayanlar ya da emek piyasasından kendini çekmişler arasında yapılan çalışmalar eğitim düzeyinin ve kalitesinin önemini göstermektedir. Eğitim, önce kişinin istihdam edilebilirliğini ve istihdamın yerini tespit etmektedir. Daha sonra, istihdam edildikten sonra, verimlilik yanında, rekabet içinde ücret ve diğer açılardan kişinin göreli konumunu yönlendirmektedir.
İşgücü piyasası ve buna bağlı olarak işsizlik irdelenirken konuya mikro açıdan bakmanın çok daha yönlendirici olduğunu kabul etmek zorundayız. Daha fazla üretim yapılırsa, daha fazla istihdam olur görüşü her zaman doğru değildir. Emek piyasasında rekabetin sonuçlarını iyi değerlendiremezsek, istihdam konusunu da doğru olarak irdelememiz mümkün olmaz.
Ne kadar engellenmeye çalışılırsa çalışılsın, istihdam rekabetin etkilediği en önemli ekonomik alanlardan biridir.