Rekabet otoritesinin konumu

HER ülkede rekabet otoritesinin hem savcı, hem hakim, hem detektif, hem de polis rolü oynamak durumunda olduğunu daha önce vurgulamıştım.

Olaylara göre, rekabet otoritesinin gördüğü işlev değişmektedir. Etkin bir rekabet otoritesi bu işlevler arasında belli bir dengeyi tutturmak durumundadır.

Yanıtı aranması gereken en önemli sorulardan biri rekabet otoritesinin şikayet üzerine mi (pasif), yoksa kendi araştırmaları sonucunda (aktif) mı rekabet ihlallerini tespit etmeye çalışmasıdır. Elbette, ikisi de olacaktır. Ama, aktif ya da pasif bir konum alıp alınmayacağı sorusu önemlidir. Teşkilatın yapılanmasını etkileyen bir bakış açısıdır.

REKABET İHLALİ

Öyle durumlar olabilir ki, az sayıda alıcı
ve çok sayıda satıcının olduğu bir piyasada (monopsony benzeri) az sayıdaki alıcının uygulamaları rekabet ihlali sınıfına girebilir, ama çok sayıda alıcı durumu şikayet etmekten korkabilir. Çünkü, uygulamaların rekabet otoritesine şikayet edilmesi firmaların batmalarına neden olabilir. Bu durumun araştırılıp ortaya çıkarılması rekabet otoritesinin sorumluluğundadır. Aksi taktirde, masa altında rekabet ihlalleri kaçınılmaz olacaktır.

Dünyadaki otomotiv sektörünü ele alalım. Örneğin, Amerika’da otomotiv yedek parçası alıcısı belli başlı üç şirket (Ford, GM ve Chrysler) vardır. Buna karşılık, bu şirketlere yedek parça üretimi yapan binlerce şirket söz konusudur. Alıcı sayısının az olması, bu firmaların, yedek parça firmalarına rekabetin ihlal edildiği izlenimi verebilecek dayatmalara başvurmasının nedenidir.

Örneğin, büyük otomotiv şirketleri tedarikçilerine belli ödeme şartlarını dayattıkları gibi, tedarikçilerini yönlendirdikleri diğer tedarikçiler için de aynı ödeme şartlarını dayatabilmektedir. GM’e vida üreten bir firma GM’e karbüratör imal eden bir firmaya vida satmak zorundadır. Vida firması açısından, karbüratör üreticisinin tabi olacağı ödeme şartları GM’in ödeme şartlarıyla aynı olabilmektedir. Halbuki, GM başka, karbüratör üreticisi başka risk gruplarındadır. Ama, vida tedarikçisinin başka bir uygulama seçeneği yoktur. Şartları GM dayatmaktadır. Bu olay rekabet şartlarının ihlali midir?

Örneğin, otomobil fiyatlarındaki yukarı yöndeki hareketliliğe göre, tedarikçilerin fiyatlarındaki oynama çok daha azdır. Acaba, bu durum bazı rekabet ihlallerinden mi kaynaklanmaktadır? Bu soruları artırabiliriz.

DETEKTİF-HAKİM

Buna benzer uygulamalar yalnızca otomotiv sektörü ile sınırlı değildir
. Az sayıda alıcı ve çok sayıda tedarikçinin olduğu piyasalarda bu çeşit uygulamalara çok sık rastlanır. Ekonomik ilişkiler karmaşıklaştıkça, bizdeki gibi dikey entegrasyon fazla görülmez. Aksine, dış tedarikçi kullanmak (outsourcing) yaygınlaşır. Yaygınlaşmasının bir nedeni de az sayıda alıcı rolünün dayatma gücünü ortaya çıkarmaktır.
Rekabet şartlarının ihlal edilip edilmediğinin tespiti aslında ikinci bir aşamadır. İlk önce önemli olan böyle bir olayın tespitidir. Şikayet yoluyla rekabet otoritesinin olaydan haberdar olması söz konusu değildir. Çünkü, hiçbir firma olayı rekabet otoritesine götüremeyecektir. Götürdüklerinde, işlerini kaybedeceklerdir.

O halde, rekabet otoritesi bu çeşit olaylardan ancak kendi araştırmaları yoluyla (detektif rolü) haberdar olabilecektir. Olaylardan haberdar olduktan sonra, rekabet şartlarının ihlal edilip edilmediğinin tespiti (hakim rolü) işin ikinci, hatta üçüncü etabıdır.
Yazarın Tüm Yazıları