REKABET bir toplumdaki herkes için iyi olamaz. Aksine, herhangi bir piyasada rekabetin artmasından bazıları kazanacak bazıları kaybedecektir.
Rekabet, toplumun tümü için iyidir denebilir. Rekabetin artmasından beklenen kişi ya da gruplar için değil, toplumun tümü için iyi olmasıdır.
Konuyu biraz genişletirsek, rekabet toplumun bazı kesimleri için iyidir, bazı kesimleri için iyi olmayabilir. Örneğin, rekabet sayesinde bir malın fiyatı ucuzluyorsa, o malın tüketicileri için rekabet iyidir, ama aynı malın üreticileri için rekabetin iyi bir şey olduğu söylenemez.
FARKLI AMAÇLAR
Kişiler farklı alanlarda farklı roller oynarlar. Oynadıkları role göre de rekabet bazen iyi, bazen de kötü olabilir. Kişiler hem tüketicidir hem de üreticidirler. Tüketici rolünde rekabet işlerine gelir. Üretici rolünde rekabetten hoşlanmayabilirler. Dolayısıyla, rekabetin faydaları konusunda olaylara göre çelişkili fikirler ortaya çıkar.
Birçok üretici firma ürettikleri malları sattıkları pazarda rekabetten hoşlanmazlar. Çünkü, rekabetin olduğu piyasada hem daha kaliteli mal üretmek zorundadırlar hem de daha ucuz satmak zorundadırlar. Buna karşılık, aynı firmalar başkalarından aldıkları ara mallar ve emek piyasalarında tam rekabeti savunurlar. Çünkü, rekabetçi piyasalardan alım yaptıklarında daha kaliteliyi ve daha ucuzu bulmak mümkün olacaktır.
Rekabetin bozulmasını ya da çarpıtılmasını haklı kılan önemli alanlardan biri sosyal içerikli amaçlardır. Örneğin, geçmişte herhangi bir suçtan hüküm giyip cezaevinde yatmış kişilerin çok kolay iş bulamayacakları aşikardır. Ama, bu kişiler de cezalarını çektikten sonra topluma kazandırılmalıdır. Dolayısıyla, bu kişilerin iş bulmaları için devletin iş yerlerini zorlaması kabul edilebilir bir yaklaşımdır. Ama, bu yaklaşımın işgücü piyasasında rekabeti sakatladığı da bir başka gerçektir.
Rekabeti bozan bazı uygulamalar ise zaman içinde refahı artırıcı yönde olacağı için kabul edilebilirler. Örneğin, fikri mülkiyet haklarının korunması aslında kısa dönemde rekabeti bozan bir uygulamadır. Ama, fikri mülkiyet hakkının korunmaması, fikri, sanatsal ve teknolojik ilerlemeyi durduran bir etken olacaktır. O halde, sanatsal, fikri ve teknolojik gelişmeyi durdurmamak, hatta hızlandırmak için rekabeti kısa dönemde sakatlamak uzun dönemde faydalı olacağından arzulanan bir uygulama olabilir.
Ekonomik amaçlarla da rekabet sakatlanmak istenebilir. Örneğin, gümrük duvarları sayesinde bir malın yurt içindeki üretimini korumak aslında rekabeti bozmaktır. Aynı malın yurt dışından ithali yasaklanarak ya da çok pahalı yapılarak yurt içindeki üretici ya da üreticiler mallarını daha pahalı satabilirler ve kaliteye önem vermeyebilirler.
İSTİSMAR KAÇINILMAZ
Kişisel çıkarlar açısından, ister sosyal amaçlı, ister uzun vadeli yararları için, ister ekonomik amaçlı olsun, rekabetin sakatlanmasını arzu edebiliriz. Böyle bir tutumu ‘doğru’ ya da ‘yanlış’ diye nitelendirmek zordur. Tek ölçek, belli bir tanıma göre, rekabetin sakatlanmasının toplumsal refaha olan etkisidir.
Hangi amaçla olursa olsun rekabetin dış müdahalelerle sakatlanmasının kaçınılmaz bir sonucu vardır: rekabetin uzun süre sakat kalması mümkün değildir ya da rekabeti sakatlayan uygulamalar mutlaka kötü kullanılmaya müsaittir. Kısacası, rekabetten idari kararlarla uzaklaşmak istismarı da beraberinde getirir.