SOSYAL güvenlik reformu söz konusu olduğunda, kitleler rahatsız oluyor. Rahatsız olan kesimlerin başında emeklilik sisteminden gerçekten yararlanması gerekenler oluyor. Halbuki, gerçekten emekli sisteminden yararlanması gerekenler reformu desteklemeliler.
Sosyal güvenlik sistemi batak. Bataktan çıkmanın yolu sistemde amaç dışı uygulamaların kaldırılması. Emeklilik sistemi belli bir yaşın üzerinde çalışmayı bırakan insanların işgücü piyasasında olmadan gelir temin etmesi esasına dayanır. Bunun kaynağı da, aynı insanların geçmişte, çalıştıkları dönemde sisteme verdikleri katkılardır.
SOSYAL GÜVENLİK
Bir insan kırk yaşında bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olup bir başka işte (hatta aynı işte) çalışmaya devam ediyorsa, emekli maaşı alamamalı. Emekli maaşı ücret geliri olmayan ve belli bir yaşın üzerinde olan insanların hakları olmalı. Kısacası, emekli aylığı belli bir yaşın altında olanlar için ikinci bir gelir olmamalı.
Aksi taktirde, sisteme yirmi yıl katkı yaparak kırk yıl emekli maaşı alan insan topluluğu yaratmış oluruz. Böyle bir sistem finansal açıdan ayakta duramaz. Gerçekten emekli maaşına ihtiyacı olan insanlara da sistem insanca yaşayabilecekleri bir maaş veremez.
Bugün, yaşı dolayısıyla bir başka işte çalışamayan bir işçi emeklisinin Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan 600 YTL emekli maaşı alarak insanca yaşaması mümkün olamaz. O işçi emeklisinin bu denli az maaş almasının nedeni, aslında yaşı itibariyle çalışabilecek, ama genç yaşta Kurum’dan emekli olup çalışmaya devam eden, emekli maaşına ek gelir olarak bakan milyonlarca insanın Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan maaş almasındandır. Onlar için ayda 600 YTL ek gelirdir. Halbuki, adı üzerinde, emekli maaşı gerçekten emekli olanlara ödenmelidir.
Doğru dürüst bir sosyal güvenlik reformu bu çarpıklığı önler. Emekli maaşı tek geliri olan insanlar mağdur olmaz. Aksine, durumları daha da iyileşir. Bu kesimlerin doğru dürüst bir sosyal güvenlik reformundan korkmaları için bir neden yoktur.
KAMU PERSONEL REFORMU
Benzer bir olgu kamu sektörü istihdamında da yaşanmaktadır. Yıllarca, kamu sektörü istihdam deposu olarak görüldü. Hala da öyle görülüyor. İki milyon çalışanla yapılabilecek kamu hizmetleri dört milyon insanla yapılıyor. Ama, kamu sektörünün ancak iki milyon kişiye insanca geçinebileceği maaş ödeyebilecek maddi gücü var. Dolayısıyla, iki milyon kişiye yetecek mali kaynaklar dört milyon kişiye dağıtılıyor. Dolayısıyla, kamuda çalışanların çoğu doğru dürüst ücret alamıyor.
Kamu sektöründe personel reformu ihtiyacı en az sosyal güvenlik sistemindeki reform ihtiyacı kadar önemli. Gerçekten bu alanda bir reform yapıldığında, belli bir süre içinde kamuda çalışan personel sayısı azalacaktır. Ama, çalışanlar çok daha iyi maaş alabilme durumuna gelecektir. Kamuda çalışanlarla özel sektörde çalışanlar arasındaki ücret farkları kapanma eğilimine girecektir.
Ücret farkları nedeniyle kamu sektörü kaliteli işgücünü özel sektöre kaptırmayacak, aksine, özel sektördeki kaliteli personel kamu sektörünü de çalışılabilecek bir seçenek olarak görecektir. Böyle bir reformdan kamuda çalışan kaliteli personel neden korksun ki?
Reformlar sistemlerin asıl amaçları doğrultusunda çalışmalarını sağlamak için yapılır. Zaman içinde amaçlardan uzaklaşılmasına neden olan uygulamalar durdurulur. Kaynak israfının önüne geçilip sistemden faydalananların hakları sistemden faydalanmaması gerekenlere aktarılmaz.
Sosyal güvenlik de, kamu personel reformları da bu çeşit reformlardandır.