Piyasa likit kalmak istiyor

MODERN merkez bankacılığında ekonomideki para arzını ayarlama işlevi bankaların serbest rezervlerini etkileme yoluyla gerçekleştiriliyor

Eskiden para politikası derslerinde okutulan mevduat munzam karşılıklarının para politikası içindeki göreli önemi artık kayboldu. Bu nedenle, örneğin, İngiltere’de mevduat munzam karşılığı uygulaması yürürlükten kaldırılmıştır.

Bankacılıkta serbest rezerv kurallar çerçevesinde bankaların serbestçe kullanabilecekleri fon miktarı anlamına geliyor. Mevduat munzam karşılıkları elbette serbest rezervi etkileyen parametrelerden biridir. Ama, bankaların serbest rezerv tutma isteğinin arkasında çok daha önemli etkenler vardır.

Bankaların daha az ya da daha çok likit kalma isteği serbest rezervlerin miktarını tespit eder. Serbest rezervlerin miktarı da bankaların kaydi para yaratma gücünü belirler. Örneğin, mevduat munzam karşılıkları düşürülse dahi, daha fazla likit kalmak isteyen bir bankacılık sektörü kaydi para yaratmamakta direnebilir.

ACABA NEDEN?

Son yıllarda Türkiye’de bankacılık sistemi likit kalmak istemektedir
. Bankaların likit kalma arzusu, Merkez Bankası’ndan daha fazla borçlanarak değil, Merkez Bankası’na muhtaç olmadan kendi kaynakları yoluyla gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla, Merkez Bankası bankalar karşısında net alacaklı değil, net borçlu durumundadır.

Bu yılın ilk çeyreğinde bankaların kendi kaynaklarından yarattıkları serbest rezervlerin düşeceği ve Merkez Bankası’ndan borçlanarak serbest rezerv tutmaları bekleniyordu. Gerçekten de, yılın başlarında Merkez Bankası’nın bankalara borçluluğu giderek azaldı. Piyasa bu durumu likidite sıkışıklığı olarak algıladı. Halbuki, normal olan ve arzulanan gelişme buydu.

Merkez Bankası’na borçlu durumda kalmak istemeyen bankacılık sektörü döviz kurlarının düşmesiyle bir anlamda Merkez Bankası’nı piyasadan döviz almaya zorladı. Bu şekilde, bankalarımız, Merkez Bankası’na döviz satarak arzuladıkları serbest rezerv düzeyine Merkez Bankası’ndan borçlanmak zorunda kalmadan yeniden kavuştular.

Geçen yıl bu ayda Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleri yoluyla bankacılık sistemine olan borcu 10 milyar YTL’nin üzerindeydi. Yıl içinde Merkez Bankası’nın borçluluğu azaldı. Bu yılın başında açık piyasa işlemler yoluyla Merkez Bankası’nın sisteme olan borçluluğu 3.6 milyar YTL’ye kadar düştü. Beklentilerin paralelinde, Merkez Bankası’nın piyasaya borçluluğu bu yılın ilk aylarında da düşmeye devam etti. Hatta, geçen ayın ortalarında Merkez Bankası açık piyasa işlemleri yoluyla bankalardan birkaç gün alacaklı duruma dahi geçti.

Bankalar bu duruma tahammül edemediler. Merkez Bankası’na döviz satarak ve diğer portföy değişmeleri yaparak serbest rezervlerini artırdılar. Bugünlerde Merkez Bankası’nın bankalara açık piyasa işlemleri yoluyla borcu yeniden 6.5 milyar YTL düzeyine geldi. Grafikten bu gelişmeler açıkça görünmektedir.

Bankalar neden Merkez Bankası’na borçlu kalmak istemiyorlar? Likit kalmak maliyetli bir strateji olduğu halde, bankalarımız neden likit kalmak istiyorlar? Acaba, bankalarımız 2001 yılının şubat ayındaki olayları hala unutamadılar mı? Para politikası açısından bu soruların yanıtı çok önemlidir. Çünkü, bankalara borçlu durumdaki bir merkez bankasının etkin bir para politikası yönetebilmesi orta dönemde çok zordur.
Yazarın Tüm Yazıları