1970’li yılların ikinci yarısında oluşan döviz sıkıntısı Merkez Bankası’nın yurt dışındaki vatandaşlardan döviz mevduatı toplaması yoluyla aşılmaya çalışıldı.
Türk vatandaşlarının yoğun olduğu Almanya’da, Merkez Bankası Başkanı ve idarecileri şehir şehir dolaşarak mevduat toplamaya çalıştı. O dönemde, Almanya’daki faizlere göre çok daha yüksek faizler verildi.
Merkez Bankası’nın bir mevduat bankasına dönüşmesi bu şekilde başladı. Bir ara, toplanan mevduatlar yalnızca Merkez Bankası’nın değil, tüm ekonominin en önemli döviz kaynağı haline dönüştü. İthalat bu dövizlerle karşılandı.
Aynı dönemde, Merkez Bankası’nın Hazine’ye açtığı Türk Lirası krediler de arttı. Merkez Bankası, Hazine’ye kredi vererek bastığı paraları mevduat yoluyla topladığı dövizleri satarak piyasadan çekmeye çalıştı. Popüler deyimiyle, Merkez Bankası, bilançosunda dövizde açık pozisyon yarattı.
Her devalüasyon olduğunda Merkez Bankası büyük miktarlarda zarar etti. Merkez Bankası’nın zarar göstermesinin sakıncalı olduğu düşünülerek döviz kurlarının artması yoluyla oluşan zararlar ‘devalüasyon hesabı’ altında yıl sonlarında Hazine’ye uzun vadeli kredi haline getirildi. Yani, zarar aktifleştirildi.
Elbette, enflasyon yaratmak da bir ölçüde yaratıcılık istiyor!
BAS PARAYI AL DÖVİZİ
Merkez Bankası’nın yurt dışındaki Türk vatandaşlarından topladığı döviz mevduatları 1980’li yılların sonunda 10 milyar doların üzerindeyken, bu hesapların getirilerinin cazibesi düşürülerek ve bazı idari önlemlerle 6 milyar dolara kadar düşürüldü. Ama, 1994 yılında bir kez daha kriz yaşadık. Yeniden dövize muhtaç olduk.
Bulunan yöntem yine aynı oldu. ‘Süper döviz hesabı’ altında yüksek faizler verilerek Merkez Bankası’nın döviz mevduatı toplaması yeniden teşvik edildi. Bugünlerde Merkez Bankası’ndaki yurt dışındaki vatandaşlardan toplanan döviz mevduatları 17 milyar dolar civarındadır. Toplam bilançonun yüzde 30’unun üzerindedir. Buna döviz basmak denir.
Merkez bankaları döviz rezervleri biriktirmek istediklerinde, borçlanarak değil,kendi bastıkları parayla döviz satın alarak döviz rezervlerini takviye ederler. Borçlanarak döviz rezervi biriktirmek merkez bankalarının bastıkları paranın değerinin olmadığının göstergesidir. Yani, paranın talep edilmeyecek ölçüde enflasyonun varlığına işaret eder.
SAĞLAM BİLANÇO
İçinde yaşanan ortam Merkez Bankası’nın bu çeşit mevduatlardan kurtulabilmesi için uygun bir ortamdır. Gelişen ekonomilerde merkez bankaları için hiçbir döviz rezervi düzeyi yeterli görülmeyebilir. Dolayısıyla, bu çeşit hesaplar döviz rezervleri harcanarak değil, döviz rezervi artışını yavaşlatarak eritilmelidir. Belli bir program içinde, Merkez Bankası beş yıl gibi bir süre içinde mevduat bankacılığından çıkmalıdır.
Sağlam para, parayı basan merkez bankasının bilançosunun sağlamlığından geçer. Sağlam merkez bankası bilançosunun güvencesi de sağlam kamu finansmanıdır. Sağlam bilançoda döviz yükümlülükleri yoktur, döviz varlıkları vardır. Bir merkez bankasının döviz yükümlülüklerinin olması uygulayacağı para politikasının üzerine ciddi kısıtlar getirir.