2001 Krizi’nin getirdiği yüklerden biri bir takım kamu borçlarının parasallaşmasıydı. Yani, Merkez Bankası Hazine bonosu karşılığında bir takım kamu kurumlarına nakit para verdi.Bu şekilde, bazı kamu kuruluşlarının piyasaya olan borçları azaltıldı. Para piyasası bu yolla rahatlatıldı.Bazı kamu borçlarının parasallaşması sonucunda, Merkez Bankası uzun vadeli Hazine bonolarını portföyünde taşımak zorunda kaldı. Kamuya yeni kredi açmış oldu. Piyasanın talep etmediği bir likiditeyi piyasaya vermiş oldu. Para piyasası talep etmediği nakit parayı bir şekilde değerlendirmek zorundadır. Normal ticari ya da bireysel krediler yoluyla elindeki likiditeyi eritemeyen bankacılık sistemi parayı yine Merkez Bankası’na vermeye çalışır. Yani, Merkez Bankası piyasadaki fazla likiditeyi borç alarak emmeye çalışır. 2001 yılından beri bunu yapmaya çalışmaktadır.ETKİN PARA POLİTİKASIMerkez Bankası’nın para piyasasından borç alması aslında trajikomik bir olaydır. Parayı borç alacaksa, bir merkez bankası neden para basar ki? Bizde olduğu gibi, parayı başka nedenlerle basmak zorunda kalır. Bastıktan sonra da, çarpıklığı asgariye indirmek için bastığı parayı borçlanmaya çalışır.Merkez Bankası’nın bilançosundaki uzun vadeli ve getirisi piyasa getirisinin altındaki Hazine bonoları bir anlamda faiz kazanan, ama aslında kötü kredi niteliğindedirler. Merkez Bankası istediği zaman, gerekli gördüğü zaman bu bonoları elinden çıkaramaz. Çıkardığında, faizleri yükseltmekle suçlanır. Hazine’nin tekerleğine taş koymakla itham edilir.Zaten bu bonoları elinden çıkarabilse, bonoları piyasaya satıp borçlanmak zorunda kaldığı parayı maliyetsiz bir biçimde piyasadan çekebilecek duruma gelebilecektir.Para politikası Merkez Bankası’nın piyasadan borçlandığı durumda değil, Merkez Bankası’nın piyasaya borç verdiği durumda etkindir. Şimdiki haliyle, Merkez Bankası borçlanacağı paraya bir faiz biçmekte, piyasa istediğinde, Merkez Bankası’na borç vermektedir. İstemediğinde, piyasada kalacak başı boş para Merkez Bankası’na sıkıntı verebilecektir. Merkez Bankası’nın piyasadan alacaklı durumda olduğunda ise, ipler Merkez Bankası’nın elinde olacak, Merkez Bankası’nın belirlediği kısa vadeli faizlerin orta-uzun vadeli faizlerin belirlenmesinde de etkili olacaktır.KİMİNLE BÜTÜNLEŞECEK?Hazine, belli bir program dahilinde, ama çok uzun olmayan bir vadede, Merkez Bankası’nın elindeki Hazine bonolarını mümkün olduğunca çabuk itfa edip, yani Merkez Bankası yerine kendisi piyasadan borçlanarak, Merkez Bankası’nın piyasadan borçlanma durumunda kalmasına son vermelidir. Enflasyonla bu aşamadan sonra mücadele etmekte ve fiyat istikrarını korumakta bu önemli bir strateji olacaktır.Yakın zamanlara kadar kamu sektörü Merkez Bankası ile bütünleştirilerek ekonomik analiz yapılır ve sorunlara çözüm aranırdı. Eğer fiyat istikrarını bir hayat tarzı olarak seçeceksek, Merkez Bankası’nı kamu sektörüyle değil, bankacılık sektörüyle bütünleştirerek sorunlara çözüm aramayı alışkanlık haline getirmeliyiz.Bütün olumlu beklentilere rağmen, 2005 yılı enflasyonla mücadele açısından çok zor bir yıl olacaktır. Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın elinin güçlendirilmesi özel bir önem taşımaktadır.