Kredi kuruluşları yasası bütünlük arz etmeli

Bugünlerde, tasarı halindeki Kredi Kuruluşları Yasası elden ele dolaşıyor.

Yasalaştığında, yürürlükteki Bankalar Kanunu yerine geçecek. Bu aşamada, içeriğinden çok böyle bir yasanın kapsamını tartışmak daha önemlidir.

Adına bakılacak olursa, bu yasanın tüm kredi veren kuruluşları kapsayacağı düşünülebilir. Ama, tasarı yalnızca bankaları ve özel finans kurumlarını kapsamaktadır.

Leasing ve faktoring gibi diğer finans hizmetlerinin lisansının da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından verileceği söylense de, bugün bu lisanslara sahip olanların BDDK ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceği çok açık değildir. Yani, denetim ve gözetim BDDK’ya geçmektedir. Ama, düzenleme Hazine’de kalmaktadır.

FARKLI KURULUŞLAR

Almanya
’da bankacılığı düzenleyen yasa aynı zamanda tüm kredi kuruluşlarını da kapsar. Ama, bizdeki tasarı, adını kullandığı halde, birçok kredi kuruluşunu dışarıda bırakmış görünüyor. Bu önemli bir eksikliktir. Hatta, büyük bir yanlıştır.

Ne isim altında olursa olsun, halkın parasını kullanıp da üçüncü kişilere borç veren her kurum kredi kuruluşudur. Bankalardan borç alarak (dolaylı) kredi veren kuruluşlar da halkın parasını kullanmaktadırlar. Dolayısıyla, hangi isim altında olursa olsun, kendi parası (sermaye) dışında para toplayabilip kredi verebilen şirketler kredi kuruluşu kapsamına alınmalıdır. Çünkü, kağıttan şato yıkıldığında, herkes birbiri üzerine yıkılacaktır.

Leasing ve faktoring firmaları bankalardan borç alarak ve/veya piyasa olanak tanıdığında, borçlanma senedi çıkararak para toplamakta ve kredi vermektedirler. O halde, bu kurumlar BDDK’nın denetim ve gözetiminde olmalarının dışında, BDDK tarafından düzenlenmelidir.

Sermaye piyasasında iş gören aracı kurumlar repo ya da başka isimler altında halktan para toplamaktadırlar. Müşterilerine kredi vererek hisse senedi almalarına yardımcı olmaktadırlar. O halde, aracı kurumlar da (sermaye piyasasının düzenlenmesi hariç) BDDK’nın hem gözetim ve denetiminde olmalıdırlar hem de BDDK tarafından düzenlenmelidirler.

Tüketici kredisi veren kuruluşlar bankalardan borç alabilmektedirler. Piyasa olanak tanıdığında borçlanma senedi ihraç edip doğrudan halktan para toplayabilmektedirler. Belli ürünlerin satışını hızlandırmak için o ürünlerin alıcılarına kredi vermektedirler. O halde, tüketici kredi kuruluşları da BDDK’nın gözetim ve denetimi altında olmalıdırlar. Bağlı olacakları düzenlemeler BDDK tarafından yapılmalıdır.

AMA TEK OTORİTE

Yeni Kredi Kuruluşları Yasası
ancak bu şekilde bir bütünlük arz edecektir. Aksi taktirde, yürürlükteki Bankacılık Yasası’na birkaç ekleme (önemsiz olduklarını söylemek istemiyorum) olacaktır. Yapılması gereken bugün Hazine Müsteşarlığı ya da SPK bünyesinde gerçekleştirilen banka dışı finans kurumlarının tümünün, düzenlenmeleri, gözetim ve denetiminin BDDK’ya geçmesidir. Bazı kurumlar yetkilerini kaybedecek diye bir kaygı duyulmamalıdır. Bu kaygıyla Türkiye çok zaman kaybetmiştir.

Finans sisteminin top yekun düzenlenmesi, gözetim ve denetimi tek elde toplanmalıdır. Gözetim ve denetin yeknesak olacak ve farklı finans kuruluşları arasında mevzuatın arkasından dolanmayı amaçlayan paslaşmalar asgariye indirilmiş olacaktır. Düzenlemeler arasında çelişki olmayacak ve finans sistemindeki kuruluşlar tek bir otoriteyle ilişkide olacaklardır. Tek bir otoriteye raporlama yapacaklardır.

Yeni tasarının elbette eleştirilecek çok yanı vardır. Ama, daha tasarı çok hamdır. Gelişmeye ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, tartışma aşamasında tasarı mutlaka daha iyiye gidecektir. Ama, tartışma ilk önce tasarının ‘kapsama alanı’ üzerinde olmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları