DÜN konsolide bütçede artık esneklik kalmadığından, faiz dışı fazla hedefinin tutturulmasında yükün giderek bütçe dışı kamu sektörünün üzerine yıkıldığını belirttim.
Bunun anlamı, belediyelerin harcamalarını kısıp gelirlerini artırmaya çalışmalarıdır. Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT) zararlarını asgariye indirmeleri demektir.
Türkiye’de geleneksel olarak zarar eden KİT’ler vardır. Örneğin, devlet kömür ticaretinden hep zarar eder. Devlet Demir Yolları daima zarar eder. Sorun kronikleşmiştir. Elektrik İdaresi borç içinde yüzdüğünden hep zarardadır. Kurlar arttığında, zararları daha da büyür. Ürün iyi olduğunda ve hükümetler popülist davrandığında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin iki yakasını bir araya getirmesi olanaksızdır.
Bazı KİT’ler devletten yardım almasalar, bırakın diğer masraflarını karşılamayı, elde ettikleri cirolarla çalıştırdıkları insanların ücretlerini ödeyecek durumda değillerdir. Bu alanda bir şeyler yanlıştır.
VERİMLİLİK
Ayrıntıya inildiğinde, zararların elbette çok haklı nedenleri vardır. Örneğin, Elektrik İdaresi’nin zarar etmesinin arkasında kaçak elektrik kullanımının önemli bir payı vardır. Elektriğin üretimi için maliyet yüklenilmekte, ama tahsilat yapılamamaktadır. Bu İdare’nin tüm yatırımlarını borçla yapmış olması nedeniyle çok ciddi borç yükü altında ezilmesi bir başka etkendir.
TMO zarar eder, çünkü, ürün bol olduğunda, 200 dolardan çiftçiden aldığı buğdayı 100 dolardan ihraç eder. Hatta, bazı yıllar iç piyasaya dahi zararına satış yapabilir. Görev zararlarını yıllar boyu boşuna mı oluşturduk?
Demir yolları ya da kömür işinin karlı olması söz konusu olamaz. Bu alanlarda zarar etmek artık hükümet politikası olmaktan çıkıp devlet politikası haline gelmiştir.
Böyle bir yapıda, bütçe dışı kamu sektörünün önemli bir ayağı olan KİT’ler hedeflenen faiz dışı fazlaya ulaşabilmek için daha fazla yükü nasıl taşıyabileceklerdir? İki yol vardır: KİT’ler, bir çoğu tekel konumunda da olduklarından, maliyetlerini sabit tutarken ürünlerine zam yaparak cirolarını artırmayı deneyebilirler ya da verimliliklerini artırarak zam yoluyla cirolarını artırma ihtiyacı duymadan maliyetlerini düşürebilirler.
Enflasyonu tek haneye indirmeye çalışan bir ülkede kamu sektörünün zam yoluyla verimsizliklerin maliyetini çıkarması tutarlı ve çıkar bir yol değildir. Doğru yaklaşım, kamu sektöründe verimsizliği azaltmaktır. Verimsizliği azaltmanın istihdam boyutu olduğu gibi, üretim boyutu da vardır. Kısacası, kamu sektöründe verimliliği artırmaya çalışmak siyasi açıdan çok sevimli bir girişim değildir.
ÖZELLEŞTİRME
Verimlilik artışı kısa dönemde elde edilebilecek bir olgu da değildir. Dolayısıyla, bütçe dışı kamu sektörü faiz dışı fazla konusunda kendinden bekleneni gerçekleştirecekse, gelecek ciddi bir zam yapma baskısı altında kalabilecektir.
Bütün bunlar üç yıl önce de biliniyordu. Ama, konuya gereken önem verilmedi. Şimdi bir başka tehlike ile karşı karşıyayız. IMF’nin de zorlamasıyla, özelleştirme hızlandığında, kamu sektörünün konsolide bazda içler açısı durumu daha da fazla görünür olacaktır. Çünkü, karlı şirketler özelleştirilecektir. 1980’li yıllarda İngiltere de benzer bir deneyim yaşamıştı.