İstihdam paketi işgücü piyasasına esneklik getirmekten çok uzak
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Türkiye ekonomisini daha rekabetçi hale getirmek için bir dizi mikro reformların yapılması gereği uzun süredir yazılıp çiziliyordu. Sonunda, adına "istihdam paketi" denen İş Kanunu ve ilgili başka kanunlarda bazı değişiklikler yapan bir yasa çıktı. Bu girişim mikro reformların önemli bir parçasıydı.
Ama, yapılan değişikliklerin işgücü piyasasını daha esnek hale getirdiğini iddia etmek çok zor.
Bu değişikliklerin, her şey aynı kaldığı takdirde, GAP’a yönelik yatırımlar hariç, ek istihdam yaratma kabiliyeti de tartışılır.
YAPILANLAR Yapılan değişikliklerden en çok ses getireni sosyal güvenlik sistemine borcu olan işverenlere getirilen af oldu.
Prim borcunun tamamını, gecikme cezası ile gecikme zammının yüzde 15’ini bir ay içinde peşin ödeyen işverenlerin ödemekle yükümlü oldukları borç faizlerinin yüzde 85’i affedildi. Bu çeşit önlemler ek istihdam yaratmaz.
Aksine, istihdam edilenlerin sosyal güvenlik primlerinin ödenmemesi için işverenlere teşvik olur.
Sonuçta, bu da bir finansman aracıdır.
İşsizlik sigortasındaki birikimlerin harcanması yönünde dayanılmaz bir istek var.
GAP bölgesindeki yatırımlar için işsizlik sigortasının paraları kullanılacak.
Özelleştirme gelirlerinin bir bölümü de GAP’taki yatırımlara gidecek.
Bu bölgede istihdam edilen gençlerin sosyal güvenlik primleri beş yıl boyunca işsizlik sigortası tarafından ödenecek.
Bazı değişiklikler işverenlerin yükünü hafifletip Hazine’nin yükünü artırma yönünde.
Mali yüklerin Hazine tarafından üstlenilmesi, işgücü piyasasını esnek hale getirmekten çok, işverenlerin karlarını artırması ya da zararlarını azaltmasına yarar.
Yeni değişikliklerdeki önemli kalemlerden biri anlaşmanın yazılı olması şartıyla şirketler taşeron firmalardan işçi çalıştırılabilecek.
Bu sistem Avrupa’da da giderek yaygınlaşan bir uygulama. İşgücü piyasasının daha esnek hale gelmesinde sınırlı bir katkısı olabilir.
YAPILAMAYANLAR Yeni değişikliklerde işgücü piyasasını gerçekten esnek hale getirebilecek düzenlemeler yer almıyor.
Örneğin, kıdem tazminatı uygulamasının yumuşatılması, hatta yeni işe girenler için tümden kaldırılması söz konusu olabilirdi.
Bu konu tabu olarak bıçak kemiğe dayanana kadar gündemde kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
İşsizlik sigortasının paralarının başka alanlarda kullanılmasının yolunu açmak yerine, bu fondan belli şartları sağlayan işsizlerin belli bir süre için daha kolay yararlanmasını sağlayacak önlemler düşünülebilirdi.
Belki, bu fonun aktüeryel hesapları çok tutucu yapıldı.
"Asgari ücretin altında bir ücretle çalışmaya razı birçok insan varken, bu insanların kayıtlı olarak çalıştırılamaması kimin yararına" sorusu tartışılabilirdi.
Çeşitli nedenlerle işgücünden tasarruf etmek isteyen iş yerleri üzerine getirilen mali yükler hafifletilebilirdi.
İşten çıkarmanın zor ve maliyetli olduğu bir ortamda yeni işe almaların da kısıtlanacağı gerçeği tartışılabilirdi.
Belki bütün bunlar tartışıldı. Ama, konunun tarafları ikna edilemedi.
Can alıcı noktalar dışarıda bırakılınca, "istihdam paketi" gerçekten yeni istihdamı teşvik eden bir reform olmaktan uazak görünüyor.
Sosyal güvenlik prim affı ve GAP’a kaynak bulmak öne çıkmış.
Bu haliyle, yapılan düzenlemelere Türkiye ekonomisinin verimliliğini artıracak "işgücü piyasası reformu" demek de olanaksız.