PİYASA ekonomilerinin düzgün çalışabilmesinin önde gelen şartlarından biri ekonomik verilerin zamanında, olabildiğince doğru ve herkesin kullanımına açık olacak biçimde yayınlanmasıdır. Yayınlanan ekonomik verilere güven duyulması şarttır.
Ekonomik verilere güven duyulmadığında, uygulanan ekonomi politikalarına da güven duyulmaz. Ekonomik olayları analiz etmek olanaksızlaşır. Güven duyulmayan ekonomik veriler bilimsel analizin yerine dedikoduyu geçerli kılar. Piyasa ekonomisi ne piyasa ne de ekonomi olur.
KÖTÜ ÖRNEKLER
Bazı ülkelerde ekonomik verilere güven duyulmadığı dönemler olmuştur. Örneğin, bu nedenle fiyat istatistikleri Brezilya’da devlet tarafından değil de, özel bir enstitü tarafından yayınlanmaktadır. Fiyat istatistikleri konusunda devlet güven yitirmiştir. Bu güveni geri kazanması da pek olanaklı görünmemektedir.
Bizde de, farklı güdülerle de olsa, bazı ekonomik verilerle oynandığı olmuştur. Örneğin, 1980’li yılların başında IMF ile yapılan programın şartlarına uyulmasını temin etmek için emisyon rakamları ile oynanmıştır. Daha sonra, emisyon verileri düzeltilmiştir. IMF durumu anladığı halde, konuyu Türk yetkililerin yüzüne vurmamışlardır. Ama, doğru emisyon serisini kendileri üretmeye çalışmışlardır.
Ekonomik verilerle oynamak güven kaybından başka hiçbir işlev görmez. Çünkü, yalan bir gün mutlaka ortaya çıkar. O andan itibaren de, doğru yayınlanan ekonomik verilere dahi güven duyulmamaya başlar. ‘Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış’ misali, kısa dönemli çıkarlar uğruna orta-uzun dönemli kalıcı ve önemli tahribat yapılır.
AYRINTI ÖNEMLİ
Şimdi ekonomik verilerle oynandığı gibi bir izlenim edinmiş değilim. Ama, yayınlanan ekonomik verilere olan güvenin giderek sarsıldığı yönünde bazı işaretler almaktayım. Bazı ekonomik veriler konusunda ayrıntılı bilgi verilmemesi bu verileri kullananları rahatsız etmeye başlamıştır.
Eskiye göre, ekonomik olaylar artık çok daha yakından izlenmektedir. Mali piyasalarda çalışan firmaların çok yetenekli iktisatçıları vardır. Yayınlanan tüm ekonomik veriler ayrıntılı bir biçimde analiz edilmektedir. Bir anlamda, ekonomik verilerin oluşumunda ve analizinde kuşun uçmasına izin verilmemektedir.
Böyle bir ortamda, fiyat istatistikleri oluşturulurken endekse giren çeşitli madde gruplarının ayrıntılı ağırlıklarının yayınlanmamış olması analistleri rahatsız etmektedir. Milli gelir istatistiklerinin geçen yılın ilk dokuz aylık bölümünün küçümsenmeyecek boyutlarda revize edilmesi de herkesin dikkatini çekmiştir. Aylık sanayi endeksi 1997 yılına kadar geri gidilerek tüm sektörlerde yeniden oluşturulmuştur. Eski rakamlarla yapılan analizlerin bazıları meğer yanlışmış. Şimdi öğrendik!
İstatistikler revize edilir. Ama, yapılan revizyonun nedenleri açıklanırsa, bu verileri analiz etmeye çalışanlar daha sağlam bilgilere sahip olurlar. Yapılan revizyona kullanıcıların güveni artar. Bu denli radikal değişiklikler açıklamaya muhtaçtırlar.
Önümüzdeki dönemde milli gelir tahminleri yeni bir yaklaşımla ele alınacaktır. Büyük bir olasılıkla, şimdi kullanılan milli gelir istatistikleri ile yeni seri arasında çok ciddi farklar olacaktır. Oluşan farkların siyasi otoritenin bir yanıltması değil de gerçekten yöntemin getirdiği farklar olduğu yönünde güven verebilmek için yeni milli gelir tahmin yönteminin ayrıntılarıyla kamuoyuna açıklanması çok yerinde olacaktır. Mümkün olduğunda yeni serinin geçmiş yılları kapsaması yeni serinin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Bu konularda Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) çok duyarlı olmak zorundadır. Yeteri kadar duyarlı davranılmadığında, DİE çok ciddi itibar kaybına uğrayabilecektir. Bunun maliyeti tüm ekonomiye çıkabilecektir.