Paylaş
Fiyat artışlarının önemli bir bölümünün para politikasının etki alanının dışında olduğu gerekçesiyle ortalama enflasyonun yükselişine seyirci kalınması şimdi para politikasının etki alanındaki fiyat artışlarının da hızlanmasına neden oluyor.
Teknik deyimiyle, ikincil etkiler gözle görünür hale geliyor.
Daha henüz ortalama enflasyonun ücret artışlarına yansımasını tam olarak görmüş değiliz.
Önümüzdeki dönemde bir de ücret-fiyat kısır döngüsünün de tetiklenmesi olasılığı küçümsenmemeli.
Gelişmiş ülkelerde enflasyonun ücret artışlarını tetiklemesi henüz gerçekleşmedi, belki gerçekleşmeyebilir de.
Ama Türkiye gibi ülkelerde böyle bir lüksün olma olasılığının yok denecek kadar az olduğu gözardı edilmemeli.
KARA RESİM
Enflasyon beklentileri tek haneli enflasyon hedefiyle bağdaşmayacak kadar bozuldu.
Fiyatlandırma davranışları zaten belli bir katılık gösteriyordu.
Katıklıkta direnebilenler haklı çıktı.
Şimdi, fiyatlandırma davranışlarının enflasyonun inmesine yardım edecek bir biçimde değişmesi daha da zorlaştı.
Yıllık tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 10.7 oldu.
Merkez Bankası’nın para politikasının etki alanında olduğunu düşündüğü mallardaki ortalama yıllık fiyat artışı yüzde 10-11 civarına geldi. "O malların fiyatları artıyor, ama diğerlerinin ki artmıyor" hikayesi bitti.
Her şeyin fiyatı artmaya başladı ve ortalamaya yaklaştı.
Mazeret üretmenin önü tıkandı.
İleriye dönük görüntü de kötü.
Kamu finansmanı geçen yıldan başlayarak gevşemişti.
Para politikası da genel seçimlerden hemen sonra gevşeme eğilimine girmişti.
Şimdi, maliye politikalarının daha da gevşetilmesinin planları yapılıyor.
Elektrik ve doğal gazda yeni fiyat ayarlamaları kapıda.
Üretici fiyatlarında yıllık yüzde 16.5’e gelen artışın tüketici fiyatlarına yansımaya devam etmesi kaçınılmaz.
Yurt dışının tetikleyebileceği kur artışlarının enflasyona olumsuz etkileri de küçük bir olasılık değil.
Açıkçası, enflasyonda kapkara bir resim söz konusu.
POLİTİKALARDA UYUM
Bu resmin değişmesi için para otoritesinin kararlılığı yetmiyor.
Siyasi otoritenin de kararlılığı gerekiyor.
Siyasi otoritenin kararlılığı şimdi çok daha önemli.
Çünkü, ekonomik birimler siyasi kararlılığı görmediğinde, enflasyon hedefinin yükseltilmesini enflasyonla mücadeleden ödün vermek olarak algılayacaklar.
Siyasi kararlılığı ve enflasyonla mücadelede maliye politikalarının uyumunu arkasına alan para otoritesi kendi kararlılığını göstermesi açısından para politikasını önden yüklemeli olarak sıkılaştırması gerekiyor.
Ekonomik birimler enflasyonla mücadelenin ciddiye alındığı yönünde ikna edilmeye muhtaçlar.
Bu aşamada, "ölçülü sıkılaştırma" gibi yaklaşımlar beklentilerdeki bozulmayı tersine çeviremeyebilecektir.
Bu yıl sonu enflasyon, bugünkü şartlarda, yüzde 12 civarında gerçekleşecekmiş gibi görünüyor.
Enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 10 civarına ya da daha aşağıya çekilebilmesi durumunda gelecek yıla yönelik olarak para politikasının ikna gücü artacaktır.
Enflasyonla mücadelede ip giderek daha fazla geriliyor.
Elden kaçmaması için kısa dönemde "şok" yaklaşımlar karanlık resmi aydınlatmaya katkıda bulunabilecektir.
Paylaş