1969 yılında verilmeye başlanan iktisat alanındaki Nobel Ödülü başlangıçta daha önce iktisadi düşünceye yeni bir yön veren ve halen yaşayan iktisatçılara verilerek bir anlamda stok temizlemesi yapılmıştı.
Daha sonra bu ödülü kazananlara bakılınca, ödülü alan ilk isimlere haksızlık yapıldığı izlenimi almamak mümkün değildi. Çünkü, geçmişte göreli olarak katkıları çok büyük olan isimler stok temizleme dürtüsüyle bu prestijli ödülü başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmışlardı.
John Hicks’in ya da Keneth Arrow’un iktisat bilimine yaptığı katkıları Kuznetz ya da Klein’ın katkılarıyla karşılaştırdığınızda, en azından bana göre, Hicks ve Arrow’a haksızlık yapıldığı izlenimi elde etmemek mümkün olmuyor. Ödülü Hicks ve Arrow başkalarıyla paylaşırken, Kuznetz ve Klein tek başına bu ödüle layık görülmüştü.
YENİ ADAYLAR
Artık göreli olarak daha marjinal katkılar yapmış iktisatçılar Nobel Ödülü’ne aday olmaya başladılar. Bu iktisatçılar iktisadi düşünceyi alt-üst etmediler, ama gerçekten de belli konularda iktisadi anlayışı derinleştirdiler.
Önümüzdeki yıllarda Nobel ödülü alabilecek iktisatçılar arasında Priceton Üniversitesi’nden Gene Grossman ve Harvard Üniversitesi’nden Elhanan Helpman öne çıkan iktisatçılar arasındadır. İki iktisatçı da uluslararası ticarette teknolojinin önemini öne çıkarıp bu konudaki bilgilerimizi geliştirmişlerdir.
Aynı sınıf iktisatçılar arasına Paul Kruegman’ı da ekleyebiliriz. Genellikle tam rekabet şartlarında uluslararası ticaretin sonuçlarını irdelemeye alışmış iktisat biliminde tam rekabetten uzaklaşılması durumunda (tekelci rekabet) uluslararası ticaretin sonuçları konusunda Paul Kruegman bilgilerimizin derinleşmesine katkıda bulunmuştur.
Uluslararası ticaret konusunda bilgimizi derinleştiren bir başka iktisatçı da Columbia Üniversitesi’nden Jagdish Bhagwati olmuştur. Bhagwati yalnızca teorik çalışmalarıyla değil, teorik çalışmalarını uygulamaya yönelik olarak kullanmak için özel bir çaba harcamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütlerinde içinde etkili çalışmalar yapmaktadır.
Bhagwati gibi, yaklaşık aynı konularda önemli çalışmalar yapmış olan ve IMF’den yeni ayrılan Anne Krueger da adaylar arasında olması gereken isimlerdendir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik dış ticaretin serbestleşmesi konusunda yaptığı çalışmalar yanında, Krueger’ın "rant yaratan ekonomik faaliyetler" konularında yaptığı çalışmalar ile bu faaliyetlerin ekonomik sonuçları üzerine yaptığı analizler iktisat yazınında iz bırakmıştır. Bhagwati ve Krueger’ı beraber değerlendirmek gerekir.
New York Üniversitesi’nden Thomas Sargent "akılcı beleyişler" (rational expectations) teorisinin gerçek ekonomik verilerle sınanması konusunda önemli çalışmalara imza atmış bir isimdir. "Muth bu teoriyi ortaya atmış, Lucas teoriyi yüceltmiş, ama teorinin militanlığını Sargent yapmıştır" dense abartılı olmaz diye düşünüyorum. Sargent’ın akıl hocası diyebileceğimiz Neil Wallece’ı da unutmamak gerekmektedir. Perde arkasında kalmayı tercih etse de, Neil Wallece’ın özellikle Samuelson’ın geliştirdiği beraber bulunan nesiller modeli (overlapping generations model) yoluyla yaptığı analizler iktisadi anlayışın derinleşmesine katkıda bulunmuştur.
Son olarak, Stanford Üniversitesi’nden Paul Romer’ı da saymak gerekmektedir. 1980’lere kadar ekonomik büyümeyi iş gücü ve sermaye ile açıklamaya çalışıp büyümenin uyarıcılarını para ve maliye politikaları olarak gören iktisadi anlayışa ekonomik büyümenin teknolojik değişimle içsel de olabileceğini hatırlatanlar arasında şampiyon Romer olmuştur.
Büyük bir olasılıkla, önümüzdeki on yıl içinde bu isimlerin önemli bir kısmı Nobel Ödülüne layık görülecektir.