BANKACILIK yasası yeniden değişiyor. Yapılan değişikliklerle eskiden yaşananların yeniden yaşanması önlenmeye çalışılıyor. Bu arada Bankacılık Üst Kurulu (BDDK) kuklaya döndürülüyor. İhtiyacı olduğu esneklik elinden alınıyor.
Tartışmaya açılan yasa tasarısının iki önemli özelliği var. Birincisi, daha önce de yazdığım gibi, yasa tasarısı tüm bankaları ve bankacıları ahlaksız olarak kabul edilip ahlaksızlardan oluşan ama ahlaklı hareket eden bir bankacılık sektörü oluşturmaya çalışıyor.
İkinci özellik, yasa tasarısında, geçmişte yaşanan olayları çözmek için yapılabileceklerin tümünü yasa maddesi yapılarak yaşanan hukuki sorunların aşılmasına çalışılıyor. Bu yaklaşım da ileride sayısız sıkıntılar yaratabilecektir.
BDDK’nın geçmişteki tepkilerinin tümünün yasaya konmasıyla ileride çıkabilecek yasal sorunların aşılması amaçlanıyor. Bu yaklaşımı IMF de benimsiyor. Hatta, yasaya bu çeşit maddelerin konmasını IMF arzu ediyor. Danıştay’ın BDDK’nın ilerideki bazı tasarruflarını iptal etmesi bu yolla önlenmeye çalışılıyor.
SEYREDEREK OLMAZ
Bankacılık, yaşanabilecek olası olaylar açısından çok zengin bir iş koludur. İleride olabilecek olayları şimdiden kestirebilmek mümkün değildir. Bundan sonra, geçmişte yaşanan olayların benzerleriyle karşılaşmayabiliriz. Bambaşka olaylar karşımıza çıkabilir. Böyle olduğunda, yasada yeri yok diye, BDDK, eli kolu bağlı olayları seyir mi edecektir?
BDDK gibi bir kurum olaylar karşısında esnek davranma kabiliyetine sahip olmalıdır. Ama, söz konusu esneklik, herhangi bir bankaya ya da bir gruba çıkar sağlamak için değil, bankacılık sisteminin sağlığı gözetilerek kullanılmalıdır. Bu nedenle, BDDK gibi bir kurum siyasetin güdümünden çıkarılıp bağımsız bir kurum olarak oluşturulmuştur.
Bankacılık yasası genel bir yasa olmalıdır. Genel bir yasa içinde, BDDK, sınırları iyi çizilmiş, ama geniş yetkilere sahip olmalıdır. Sahip olacağı geniş yetkiler gücünü vurarak-kırarak kullanmasına değil, kol bükmesiyle göstermesine neden olacaktır. Bankacılıkta sözü dinlenmeyen bir BDDK yarardan çok zarar getirir.
BDDK’nın çeşitli olaylar karşısında nasıl davranabileceği yasayla çizilmişse, yasada yeri olmayan olaylar bir anlamda BDDK’nın yetki sınırlarının dışında olduğu izlenimini doğuracaktır. BDDK’yı olayların seyircisi durumuna sokacaktır.
HAZİNE DE YAPARDI
Bankacılık yapmak bir ayrıcalıktır. Doğru bankacılık yapmak ise esastır. Bu esası yerleştirip geliştirmek ve toplum çıkarları doğrultusunda uygulanmasını sağlamak yasayla değil, bağımsız bir kurumun her yerde rahatlıkla savunabileceği bağımsız görüşleriyle olabilir. Bu nedenle İngiltere’de, önceleri bankacılık sektörünün denetiminin, sonra da tüm finans sisteminin denetiminin saygınlığı en üst düzeydedir.
Her şeyi yasaya koyarak aranan çözümler bankacılık sektörünü farklı boyutlarda farklı sorunların içine iter. Tepeden tırnağa işin ehli bir BDDK, yasaların gerçekleştiremeyeceği bir çok sorunu çözebilir, bankacılıkta ihtiyaç duyulan yeniden yapılanmayı gerçekleştirebilir ve sonuçlandırabilir.
Yasayla eli kolu bağlanmış bir BDDK ise bankacılık sektörüne fazla bir şey veremez. Bankacılık sektörünün gözetim ve denetiminin bağımsız bir kurumda olmasının anlamı tartışmalı hale gelir. Bankacılık sektörünün denetimi ve gözetiminin boyutları yasayla sınırlanacaksa, aynı işi Hazine de yapabilirdi.