BÜTÇE açıklarının finansmanı için Hazine’nin yaptığı borçlanmalardan oluşan toplam borç stokunun yapısı değişiyor.
2001 yılı krizi sonucunda toplam borç stoku içinde Hazine’nin kamu kuruluşlarına vermek zorunda kaldığı iç borçlanma senetlerinin göreli önemi azalıyor.
İç borçlar 2004 yılında 194 katrilyon liradan 225 katrilyon liraya geldi. İç borçlardaki artış yüzde 15.5 oldu. Tüm yıl için milli gelir rakamlarını henüz bilmesek de, iç borçların milli gelir içindeki payının 2004 yılında çok fazla azalmadığını tahmin etmek çok zor değildir.
2003 yılında toplam iç borçların neredeyse yarısı piyasa ve kamu kuruluşları arasında paylaşılmışken, 2004 yılında Hazine’nin piyasaya olan toplam iç borçlarının payı yüzde 63’e yükseldi. Hazine giderek kamu kuruluşlarına olan borçlarını öderken, piyasa borçlanmalarıyla finansman sağlıyor. Dolayısıyla, iç borç stoku giderek faizlere daha duyarlı hale geliyor. Piyasaya olan iç borçlardaki artış 2004 yılında yüzde 38.6 oldu.
Nakit sağlanmadan ihraç edilen iç borçlanma senetlerinin payı yüzde 33’den yüzde 26’ya düştü. Yani, Hazine çeşitli nedenlerle üstlendiği borçları nakit olarak ödemeye 2004 yılında da devam etti.
Sabit faizli iç borçların toplam içindeki payı 2003 sonunda yüzde 35 iken geçen yıl sonunda yüzde 42’ye geldi. Bu olumlu bir gelişmedir. İç borçlar içinde döviz üzerinden ve dövize endeksli borçların payı ise aynı dönemde yüzde 23’ten yüzde 18’e geriledi. Döviz kuru riskinden kurtulabilmek için Hazine bu oranı hızla düşürmelidir.
DIŞ BORÇLAR
Hazine’nin dış borçları 2003 yılı sonunda 63 milyar dolar civarındayken, 2004 yılı sonunda 68 milyar doların biraz üzerine geldi. Artış dolar bazında yüzde 8 gibi görünse de, büyük bir olasılıkla, dış borçlardaki artışın tümü doların değerinin düşüşünden kaynaklanmıştır. Bir başka deyişle, Hazine 2004 yılında bütçe açıklarını iç borçlanmalarla finanse ederken, dış borçlarını yeni borçlanmalarla çevirmiştir. Net bazda dış borç kullanmamış görünmektedir. Dolayısıyla, dış borç stokunun milli gelir içindeki payı düşmektedir.
Dış borç stoku içinde en büyük pay yüzde 27 ile IMF’ye olan borçlarla, yüzde 43.4 ile tahvil piyasalarından alınan dış borçlardır. Önümüzdeki dönemde IMF’ye net dış borç ödeyicisi durumunda kalacağımızdan, dış borçlar içinde tahvil piyasası ve yabancı bankalardan sağlanan kredilerin payının artması beklenmelidir.
Dış borçlanma açısında da Hazine giderek piyasa dinamiklerine açık hale gelmektedir. Bu bağlamda, dış borçların döviz cinsi kompozisyonu ile faiz yapısı giderek daha fazla önem kazanmaktadır.