ŞİRKETLERİN halka açılması, sermayenin tabana yayılması iyi şeylerdir. Sermaye piyasasında böyle bir yapılanma teşvik edilmelidir.
Ama, gerekli altyapı, sistemin hukuki temelleri de çok sağlam olmalıdır. Yani, halka açık şirketlerde azınlık hisselerinin hakları çok iyi korunmalıdır. Azınlığın hakları korunmadığında, hakim hissedarın azınlığı çarpması söz konusu olur.
Azınlık hisselerinin en önemli hakkı şirketin idaresi ve gidişatı hakkında doğru ve zamanında bilgi almaktır. Çeşitli nedenlerle şirket hakkındaki bilgiler doğru ya da zamanında azınlık hisselerini elinde bulunduranlarla paylaşılmıyorsa, kurulan yapı halka açılmak değil, halkı dolandırmaktır.
Bu çeşit durumları önlemek için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) oluşturulmuştur. Bu Kurul’un en önemli işlevi şirketlerdeki azınlık hissedarlarının hakkını koruyacak hukuki altyapının oluşturulması ve uygulamanın denetimidir.
BİLGİLENDİRME
Yapı Kredi Bankası halka açık bir bankadır. Banka, hakim hissedarından 2 milyar dolar kadar alacaklıdır. Borçlu, ödeme sıkıntısı içinde olduğundan, borçları İstanbul Yaklaşımı içine alınmıştır. Yani, hakim hissedarın borç geri ödemesi yeniden yapılandırılmıştır. Bu şekilde, Yapı Kredi Bankası bu alacaklarına tüm karşılık yazmaktan kurtulmuş ve zarar göstermek zorunda kalmamıştır.
Banka’nın en büyük alacaklısı olduğu hakim hissedarla yaptığı anlaşma azınlık hissedarlarını ilgilendiren en önemli konulardan biridir. Bu bilginin, doğru ve zamanında, azınlık hissedarlarıyla paylaşılması gerekir.
Aynı hakim hissedar, geçmişte sermayesinde ve idaresinde kendinin hakim olduğu, ama şimdi TMSF’nin mülkiyetinde olan bir başka bankaya da borçludur. Bu borçlar için de bir anlaşma yapılmıştır. Aynı kişinin bir bankayla yaptığı borç yapılandırma anlaşması bir başka banka ile yaptığı borçların yeniden yapılandırılmasının geleceği hakkında ışık tutacaktır. Dolayısıyla, doğrudan bankayla alakası olmasa da, bu anlaşma da Banka’nın azınlık hissedarlarınca bilinmek zorundadır. Yapılan anlaşmanın diğer tarafı özel bir kurum değil, devlettir.
Azınlık hissedarlarının hakkının korunmasında bekçilik görevini üstlenmesi gereken SPK, Banka’nın azınlık hissedarlarıyla paylaşmak üzere TMSF ve BDDK’dan bilgi talep ediyor. Gazetelerde yazılanlar doğruysa, gerekli bilgiler ‘bankacılık sırrı’ bahanesiyle verilmiyor. Bu konularda BDDK ve TMSF nasıl hareket edeceklerine kendileri karar verirler. Ama, SPK’nın halka açık olan bu Banka’nın hissedarlarına karşı sorumlulukları vardır.
ALET OLMAMALI
Gerekli ve yeterli bilgi akımını sağlayamıyorsa, SPK, tatminkar bilgiler gelene kadar, bu çeşit şirketlerin hisselerinin Borsa’da el değiştirmesini durdurabilir. Daha da önemlisi, bankacılık ayrıcalıklı bir sektörse, ki öyle anlaşılıyor, o taktirde, SPK bankaların halka açılmalarına izin vermeyebilir. Çünkü, bilgi akışı sağlanamayan şirketlerde azınlık hissedarlarının haklarını korumak mümkün olamaz.
Daha önce de, eski Bankalar Yasası’nın 64. Maddesi kapsamında Hazine tarafından yakın takibe alınan bankaların durumları azınlık hissedarlarıyla paylaşılmamıştı. O bankalara TMSF el koydu. Durumdan habersiz azınlık hissedarlarının elinde o bankaların hisse senetleri tuvalet kağıdından daha değersiz hale geldiler.
SPK bu konuda bir tutarlı bir strateji belirlemelidir. Aksi taktirde, SPK da, halka açılmanın halkı çarpmak olduğunu doğrulayan bir mekanizmanın aleti haline gelecektir.