GELİŞMEKTE olan ülkelerin makul ölçülerde cari işlemler açığı (döviz açığı) vermeleri normal karşılanmaktadır. Çünkü, cari işlemler açığı yurt dışından tasarruf ithal etmek anlamına gelmektedir.
Daha hızlı gelişebilmek için gerekli kaynakların bir kısmı da cari işlemler açığı yoluyla temin edilmektedir.
Sorun, cari işlemler açığının finansmanının çeşitli nedenlerle sekteye uğrayıp dış borç bulamamak (dış tasarrufları ithal edememek) nedeniyle cari işlemler açığını düşürmek zorunda kalınabilmesidir. Finansmanı riskli olmayan boyutlarda cari işlemler açığı vermeyi hedeflemek sürdürülebilir büyüme açısından en akılcı stratejidir.
FIRSAT VE RİSK
Tabloda gelişmekte olan belli başlı bazı ülkelerin cari işlemler dengesi ve borç yaratmayan yabancı sermaye girişleri verilmektedir. Eksi rakamlar cari işlemler açığını ya da sermaye çıkışını göstermektedir.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğu 2004 yılında cari işlemler fazlası vermektedir. Yani, döviz açığı olmadığı için borçlanmak zorunda değillerdir. Bu ülkelerin çoğu, aynı zamanda, ciddi boyutlarda yabancı sermaye çekebilmektedirler. Kısacası, birçok gelişmekte olan ülke önemli boyutlarda döviz rezervleri biriktirmektedir.
Cari işlemler açığı veren çoğu ülke de ciddi boyutlarda yabancı sermaye çekebildiğinden, aslında cari işlemler açığının finansmanı amacıyla borçlanmaları göreli olarak azdır. Bu tabloda en çok dikkati çeken ülke Türkiye’dir. Cari işlemler açığı büyüktür. Yabancı sermaye girişi göreli olarak azdır. Dolayısıyla, cari işlemler açığının finansmanı için dış borçlanma gereksinimi göreli olarak fazladır.
Bu tablo Türkiye ekonomisi açısından hem bir fırsata hem de önemli bir riske işaret etmektedir. Bir fırsat söz konusudur, çünkü, yılda 240 milyar dolar akan gelişmekte olan piyasalarda Türkiye gerçekten borçlanma ihtiyacı içinde olan sayılı ülkelerden biridir. Yani, Kimsenin borçlanmak istemediği bir ortamda, herhangi bir şok yaşanmadığı sürece, Türkiye’nin borç bulabilmesi göreli olarak kolay olabilecektir.
Bu tablo önemli bir riske de işaret etmektedir. Gerçekten borçlanma ihtiyacında olan bir ülke olarak Türkiye’nin göreli riski diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla olarak algılanabilecektir. Finans piyasaları genellikle borçlanma ihtiyacı olmayanlara borç vermeyi daha çok severler. Dolayısıyla, risk algılamasına göre, Türkiye’ye akacak fonlar hem miktar olarak kısıtlı kalabilir hem de borçlanmanın maliyeti yüksek olabilir.
2005 yılı ve sonrasında iç ve dış riskleri iyi yönetebilmek ekonomik büyümenin devamlılığının ön şartlarından biri olacaktır.
Gelişmekte olan piyasalarda cari denge (milyar USD, 2004)
Ülkeler Cari Borç
denge doğurmayan
yabancı
sermaye akımı
Avrupa
Bulgaristan - 1.7 1.8
Çek Cumhuriyeti - 3.9 3.5
Macaristan - 7.7 4.2
Polonya - 5.6 3.4
Rusya 34.6 - 3.8
Slovakya - 0.6 1.3
Türkiye - 15.3 3.1
Asya
Çin 57.0 71.0
Endonezya 5.5 2.3
Hindistan 10.6 14.4
Malezya 11.0 4.5
Tayland 7.0 2.5
Latin Amerika
Arjantin 3.9 1.2
Brezilya 8.3 9.5
Meksika - 11.2 14.6
Peru - 0.2 1.2
Şili 1.5 -1.5
Venezuela 14.8 0.7
Not: Institute of International Finance tahminleri