Paylaş
Amerikan idaresi 1971 yılında doların altına karşı olan değerini sabit tutma kakarından vazgeçti. Dünya böylece resmen değişken kur sistemine geçmiş oldu.
Değişken kur sisteminde bazı ülkeler ‘‘rekabetçi devalüasyonlar’’ yaparak rekabet güçlerini artırmaya çalıştılar. Bu gerçekçi neden olmaksızın ulusların paralarının değerini düşürmesi anlamına geliyordu. ABD ekonomisi bu çeşit devalüasyon yapan ülkelerin başında geliyordu.
ABD idaresinin bencil politikası diğer gelişmiş ülkeleri rahatsız etti. Sonunda, G-7 diye adlandırılan sanayileşmiş ülkelerden oluşan bir grup kuruldu. Sanayileşmiş yedi ülkenin devlet ya da hükümet başkanlarının, maliye bakanlarının ve merkez bankası başkanlarının belli tarihlerde bir araya gelmeleri kararlaştırıldı.
G-7 ülkeleri, bu toplantılarda ulusal politikalarını bir koordinasyon içinde oluşturacaklardı. Bir ülkenin iktisadi politikası diğer ülkelerin ekonomik dengelerini bozmayacak bir biçimde oluşturulacaktı.
G-7 fikri, iktisadi konuların dışına da taşındı. Geçtiğimiz otuz yıl içinde de, bu işbirliğinin birçok yararları görüldü.
GLOBALLEŞME
Dünya ekonomisi hiç beklenmedik bir zamanda 1997 yılının ortasında Güneydoğu Asya ekonomilerinden başlayan bir krizle karşı karşıya kaldı. Kriz yalnızca krizin başladığı ülkeleri değil, tüm dünya ekonomilerini sarstı.
Globalleşen dünyada gelişmiş ülkelerin yalnızca birbirlerinden etkilenmedikleri görüldü. Küçük ekonomiler de dünyanın büyük ekonomilerini tehdit edebiliyorlar.
G-20 fikri ABD idaresinin önderliğinde bu nedenlerle ortaya atıldı. İki yıllık çalışmadan sonra G-20 kurulma aşamasına geldi. G-20'ye Türkiye'nin de dahil edilmesi hiç kuşkusuz Türkiye için önemli bir olgu.
ULUSLARARASI DENETİM
G-20 platformunda Türkiye kendi görüş ve tezlerini bütün dünyaya duyurabilecek. Bundan böyle Türkiye dünya ekonomik politikalarının oluşmasında katkı yapabilecek bir ülke konumuna gelecek. ABD idaresinin de desteği ile Türkiye ekonomisinin dünyadaki önemi bu şekilde tescil edilmiş oluyor.
Bir başka açıdan ise, Türkiye farklı bir platformda uluslararası denetimin içine giriyor. Bugüne kadar OECD, IMF gibi uluslararası kuruluşların denetiminde olan Türkiye şimdi G-20'nin de denetiminin içine giriyor.
G-7 ülkeleri sık sık Japon ekonomi politikalarını eleştirip, Japonya'nın, kendi istemese de belli ekonomik politikalar uygulamasını ister. Dirense de, Japonya bu baskılara boyun eğmek zorunda kalır.
Türkiye ve G-20 içindeki Türkiye gibi ülkeler de artık G-20 ile ekonomi politikalarını diğer ülkelerin denetimine açmış olacaktır. Bir başka deyişle, iktisadi politikalarda ‘‘şımarıklık’’ yapma olanakları giderek kısıtlanmaktadır.
G-20'ye üye olmak hem onurlu bir görevdir hem de Türkiye'de ekonomik istikrarı yakalamak için bir fırsattır.
Paylaş