GELİŞMİŞ ülkelerin finans sisteminde yaşananlar herkesin kimyasını bozdu. Sistemin kurumları neye uğradıklarına şaşırdılar. Bankalar yeniden itibar kazanma gayreti içindeler. Sistemi gözetip denetlemekle sorumlu olan kurumlar kendilerini sorgulamaya başladılar.
Dünyanın belli başlı bankaları bir araya gelip kendilerine nasıl çekidüzen verebileceklerini tartışıyorlar. Amaçlarından biri, bugünlerde yaşananların bir daha tekrarlanmaması için gerçekten "iyi uygulama ilkeleri" yerleştirmek. Bir başka amaç ise, gözetim ve denetim kurumlarının konuya tepkisel yaklaşıp kendilerine göre gereksiz ve maliyetli kurallar getirmesini önlemek. Doğal olarak, gözetim ve denetim kurumları yaşananlara tepkili. Çünkü, çok haklı bir tarafı olmasa da, sistemdeki zayıflıklar bu kurumların zayıflıkları olarak algılanma eğiliminde.
Artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Finans sisteminde çok şey değişecek. Değişikliklerin ve uygulamaların önemli bir bölümü Türkiye’yi de etkileyecek.
TARTIŞMALAR
Yapılan tartışmalarda birkaç nokta öne çıkıyor.
1. Kurallar yeknesak olmalı ve tüm finans sistemini kapsamalı. Finans sisteminin farklı alanlarında birden fazla kural koyucu yerine kurallar tek elden oluşturulup uygulamaya konmalı.
2. Gözetim de tüm finans sistemini kapsamalı. Kısacası, hem gözetim hem de denetim tek elden yürütülmeli. Bu anlamda, İngiltere’deki Finansal Hizmetler Otoritesi (FSA) iyi bir örnek olarak alınabilir.
3. Finansal sistemdeki kurumlar gözetim ve denetim otoritesine hem yardımcı olmalı hem de gerektiğinde liderlik yapabilmeli. Karşılıklı etkileşimin ve diyalogun önü hep açık olmalı.
4. Kurallar kabul edilebilir ilkelere dayandırılmalı ve uygulamalar şeffaf olmalı. Finans kurumlarının bulunduğu ülkelerdeki gözetim ve denetim otoritesinin liderliğinde kurallar oluşturulmalı. Ülkeden ülkeye gezerek bir dizi kurallardan kaçabilmek mümkün olmamalı.
5. Finans sistemindeki kurumlar kendi polisliklerini kendileri de yapabilmeli. Kurumlardaki denetim otoriteleri daha etkin çalışmalı. Kuralların etrafından dolaşma imkanlarını (eğer varsa) kurumların kendileri önleyebilmeli.
6. Uygulamadaki kurallar belli zamanlarda yeniden gözden geçirilmeli. Zaman içinde anlamsızlaşan kurallar uygulamadan kaldırılıp yenileri uygulamaya konulabilmeli. Kurallar birikimi yaratılmamalı.
7. Kurallar basit olmalı.
DENGE ARANIYOR
Bu noktalar işin bir bölümü. Finans sisteminde ürün geliştirip geliştirilen ürünün pazarlanmasına kadar geçen süreçte uyulması gereken kurallar tartışılıyor. Bu süreçte kredi derecelendirme kuruluşlarının rolü sorgulanıyor. Finans kurumlarında çalışanların teşvik mekanizması tartışılıyor. Her şeyden önce, en gelişmiş finans sistemlerinde dahi kurumların halá risk kültürünü oluşturamamış olmalarından dert yanılıyor.
Çok nazik bir dönemden geçiyoruz. Çok tepkisel olunduğunda, elli yıl öncesinin bankacılık uygulamalarına dönülebilir. Tepki verilmediğinde, bugün yaşananlar büyük bir olasılıkla beş yıl sonra yeniden, belki çok daha yoğun bir biçimde yaşanabilir. Dolayısıyla, dengenin nerede kurulacağı önem taşıyor.