FİYAT istikrarını hedefleyen para politikasında, hedefleme örtülü de olsa, Merkez Bankası’nın faiz kararları hedeflenen enflasyonla ve eğilimlerle tutarlı olmak zorundadır. Merkez Bankası da bu noktayı her açıklamasında ısrarla vurgulamaktadır.
Enflasyonu tahmin etmek çok kolay bir iş değildir. Ama, tahmin için gerekli bazı ipuçları vardır. Örneğin, geçmiş enflasyonu ve diğer ölçülebilir verileri kullanarak istatistiksel (ekonometrik) olarak ileriye doğru tahminler yapmak mümkündür.
İleriye dönük olarak alınacak ekonomik önlemlerin enflasyon üzerindeki etkilerini içeren analizler enflasyon tahminini daha da anlamlı hale getirecektir. Enflasyon beklentileri bir şekilde ölçülebiliyorsa, tahminlerdeki yanılma payı biraz daha düşürülebilir.
ÖDÜLLENDİRME
Merkez Bankası’nın da ısrarla vurguladığı gibi, bu şekilde oluşturulan analiz çerçevesinde, enflasyondaki düşme ya da yükselme eğilimlerine göre faiz kararları alınır. İstatistiksel olarak enflasyonda düşme eğilimi saptansa dahi, enflasyonun düşmesi yönünde uygulanması gereken politikaların uygulanmasında bir gecikme olduğunda ya da enflasyon eğilimlerini olumsuza çevirecek rakamsallaştırılamayan gelişmeler gözlendiğinde, istatistiksel tahminlerin fazla bir anlamı olmayabilir.
Böyle bir ortamda, yalnızca istatistiksel tahminler bazında alınacak faiz kararları ters tepebilir. Enflasyondaki eğilimleri radikal bir biçimde değiştirebilir dahi. Dolayısıyla, Merkez Bankası hükümetin ekonomi politikaları uygulamalarını çok yakından takip etmesi gerekmektedir. Bir anlamda, Merkez Bankası’nın faiz kararları, kararların fiyat istikrarına etkileri doğrultusunda, hükümetin doğru kararlarını ödüllendirmek, yanlış kararlarını cezalandırmak anlamına gelir.
Merkez Bankası’nın son faiz indirme kararı, enflasyondaki olası eğilimler açısından, hükümetin ekonomi politikalarının uygulanmasında gösterdiği ataletin ödüllendirilmesi olmuştur. Çünkü, yılbaşından bu yana hükümet birçok konuda vites küçültmüş gibi görünmektedir. Hükümetin iktidara geldiği ilk aylarda gözlenen bir kararsızlık söz konusudur. Hükümetin geçmişteki olumlu hareketleri zaten ödüllendirilmişti.
Şubat ayında uygulamaya konulması gereken üç yıllık IMF destekli ekonomik programın ön şartları hala tamamlanamamıştır. Bu şartların tamamlanması bir yana, hükümet teşvikleri genişleterek programı daha başında delme eğilimleri göstermiştir. ‘Torba Yasa’ altında kamuoyunda oldukça fazla yankı bulan maliye politikalarında disiplini gevşetici uygulamalar enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara indirmeyi hedefleyen bir hükümetin düşüneceği konular değildir.
ÖNCE GÖRMEK
Merkez bankaları genellikle verilen sözleri değil, hükümet tarafından alınan kararları baz alarak kendi politikalarını oluştururlar. Çünkü, verilen sözlerin tutulmadığı zaman ortaya çıkacak olumsuzlukların arlında daima merkez bankaları kalırlar.
2000 yılında uygulanan ekonomik programda hükümetin verdiği sözlere güvenerek önceden açıklanmış döviz kurları rejimiyle kendini bağlayan Merkez Bankası, verilen sözler tutulmayıp zamanın hükümeti uygulanan programı sahiplenmeyince, çıkan sorunların altında kalmıştır. Fatura Merkez Bankası’na çıkmıştır.
Birçok açıdan, merkez bankaları gördüğüne inanan kuruluşlardır. Kolayca yanlış yapmazlar, ama çok sık aldatılırlar. Verilen sözlere alkış tutarlar, uygulamayı görmeden hareket etmezler. Son faiz indirme kararı, eğer enflasyona yönelik bir kararsa, Merkez Bankası açısından erken alınmış bir karar gibi görünmektedir.