SON zamanlarda döviz kurlarındaki gelişmeler faizlerin yüksekliğine bağlanmaya başladı. Popüler deyimle, Türkiye’de faizler o denli yüksek ki, ülkeye olukla döviz giriyor ve döviz kurları doğal olarak düşüyor.
Ülkeye olukla para girmesinin ardında faizlerin yüksekliği olabilir. Ama, tek neden faizlerin yüksekliği değildir. Dikkat edilirse, aynı faiz düzeyinde dahi, bazı dönemler yabancı yatırımcılar. faiz kazandırıcı yatırımlardan çıkmakta, bazı dönemlerde de aynı faiz düzeyinde bedava mal bulmuş gibi faiz kazandırıcı finansal yatırımlara girmektedir. Yani, yabancı yatırımcıların kafasında faizlerin düzeyinden başka parametreler de vardır. Bütün bu parametrelere "risk iştahı" diyelim.
Faizler değişmediği halde, yabancı yatırımcıların tavır değişiklikleri risk iştahlarından kaynaklanıyor. Risk alma iştahları açıldığında bizim gibi piyasalara giriyorlar, çeşitli nedenlerle risk iştahları kaçtığında, bu piyasalardan çıkma eğilimi gösteriyorlar.
RİSK İŞTAHINA GÖRE POLİTİKA
Son dönemlerde yabancılar devlet iç borçlanma senetlerinden çıktığı halde, faizlerde ve kurlarda fazla bir oynama olmadı. Çünkü, yabancı sattı, yerli (bankalar dahil) aldı. Bir başka ifadeyle, yabancı çıktı, yerli girdi.
Döviz kurları düşmesin diye faiz düzeyine görev çıkarıyorsak, doğrudan ya da dolaylı olarak faiz düzeyini ülkeye giren döviz miktarını ayarlayan bir mekanizmanın parçası yapmak istediğimiz anlaşılır. Bundan çıkan politika stratejisi şudur: yabancıların risk iştahı arttığında, faizler düşürülmeli, yabancıların risk iştahı azaldığında faizler yükseltilmeli.
Faiz düzeyine böyle bir görev çıkarmak yerlilerin Türk parasına olan talebi ile ilgilenmeyip yabancıların Türk parası talebine göre para politikasının şekillendirilmesi anlamına geliyor. Bir başka açıdan, "enflasyonu bırak, döviz kurlarına bak" anlayışı para politikasına hakim olmuş oluyor. Para politikası yabancı yatırımcıların risk iştahına göre şekillenmiş oluyor. Bu olmayacak bir yaklaşım değildir, ama yanlıştır.
Kaldı ki, özellikle son bir yıldır Türkiye’ye gelen dövizler yabancıların Türkiye’de faiz kazanmak için getirdiği dövizler değil, doğrudan yabancı sermaye ve özel kesimin doğrudan yurt dışından borçlanmaları yoluyla gelen dövizlerdir.
ÖDEMELER DENGESİ
Ödemeler dengesi istatistiklerindeki gelişmeler 2006 yılının aralık ayından 2007 yılının kasım ayına kadar ayrıntılı incelenirse ortaya çıkan tablo şöyle özetlenebilir:
Son bir yılda Türkiye ekonomisine net bazda 47.9 milyar dolar yabancı kaynak girmiştir. Bu toplamın 16.2 milyar doları net bazda doğrudan yabancı yatırımlardır. Yani, özelleştirme ya da başka yollardan yabancıların Türk şirketlerini almaları yoluyla ülkeye giren dövizlerden Türk yatırımcıların yabancı ülkelerde yaptıkları doğrudan yatırımların düşülmesiyle elde edilen rakamdır.
Doğrudan net borçlanma yoluyla Türkiye ekonomisine giren para 32.4 milyar dolar olmuştur. Bu borçlanmanın çok önemli bir bölümü bankalar ve banka dışı özel kesimdir. Son bir yılda, Türkiye’nin faizlerinden yararlanmak için gelen paraları da kapsayan portföy yatırımları net bazda -760 milyon dolar olmuştur.
Böyle bir ortamda Türkiye’deki faizler yabancıların risk iştahına göre mi oluşmalıdır?