PARA Politikası Kurulu her ay toplandıkça Merkez Bankası’nın faizleri düşürüp düşürmeyeceği piyasalarda konuşulmaya başlanıyor.
Yılın ilk toplantısından sonra beklenmedik faiz indirimi kararı artık her toplantı öncesinde bir beklenti yaratmaya başladı.
Kurul geçen Cuma günü toplandı. Faizlerin düşürülüp düşürülmeyeceği bu sabah belli olacak. Faizlerin düşmesi için de, düşmemesi için de çeşitli nedenler var. Karar ne olursa olsun, Merkez Bankası’nın faiz kararının piyasadaki faizleri ne kadar etkileyeceği çok daha önemli bir konudur.
RİSK PRİMİ
Merkez Bankası’nın kendi işlemlerinde geçerli olduğu faizleri para politikasının aktif bir aracı olarak kullanmaya başlamasından sonra elde edilen deneyimler piyasa faizleri üzerinde Merkez Bankası dışındaki etkenlerin de önemli olduğunu vurguluyor.
Piyasa faizleri Merkez Bankası faizlerine yaklaştıkça Merkez Bankası’nın faiz indirmesi için baskılar artıyor. Ama, piyasa faizlerinin artması durumunda Merkez Bankası’nın herhangi bir tepkisi olmuyor. Yani, tepki şimdiye kadar hep tek taraflı oldu.
Merkez Bankası dışında piyasa dinamiklerini en çok etkileyen gelişme piyasa faizleri üzerindeki ‘risk primi’ oluyor. Örneğin, son faiz indiriminden hemen sonra ‘risk primi’ arttı. Kurlar ve faizler yükseldi. Piyasa faizleri Merkez Bankası faizlerine yaklaşmışken, yeniden uzaklaştı.
Grafikte Merkez Bankası’nın borçlanma faizleri ile belli dönemlerde farklı vadelerdeki ‘referans’ Hazine bonolarının piyasadaki bileşik faizleri verilmektedir.
Grafikten de görüldüğü gibi, son dönemlerde risk priminden kaynaklanan piyasa faizi yükselmeleri oldukça sınırlı olmuştur. Ama, pembe çizgi mavi çizgiye değdiğinde, faiz indirimi için piyasa baskısı artıyor, pembe çizgi yukarı hareketlendiğinde baskı azalıyor ya da yok oluyor.
Son faiz indirimiyle amaçlanan döviz kurlarındaki düşüşün önlenmesi faizlerin düşmesi nedeniyle değil, ‘risk primi’ boyutunun artması nedeniyle oldu. Risk primi artıp piyasa faizleri Merkez Bankası faizlerinin birkaç puan üzerine çıkınca, faizleri indirme konusunda Merkez Bankası üzerindeki piyasa baskısı da azalıyor.
Ama, böyle durumlarda, aynı paralelde faizlerin düşürülmesi konusunda siyasi baskının azaldığını düşünmek yanlış olur. Aksine, siyasetçiler risk primi yoluyla artan faizlerin düşmesinin Merkez Bankası’nın kararlarıyla mümkün olduğuna inanırlar. Halbuki, bu görüş doğru değildir.
GELECEKTEKİ TAVIR
Bugünlerde Merkez Bankası’nın faizleri indirmesi konusunda piyasa baskısı geçmişe göre daha az. Çünkü, piyasa faizleri zaten Merkez Bankası faizlerinin üzerinde. Piyasa likit. Merkez Bankası, borç veren değil, borç alan bir konumda bulunuyor.
Üzerinde spekülasyon yapılan Merkez Bankası faizleri de Merkez Bankası’nın borçlanma faizleridir. Merkez Bankası’nın borç verme faizlerinde bir değişikliğe gitmesi ise bu ortamda makro ekonomik etkisi olan bir konu değildir. Ancak, ileriye dönük bir hazırlık olabilir.
Özelikle, Merkez Bankası piyasaya borç veren bir kuruş haline geldiğinde, faizlerin artması konusunda hiçbir zaman bir piyasa baskısı söz konusu olmayacaktır. Ama, faizlerin artmaması konusunda siyasi baskılar devam edecektir. Dolayısıyla, bundan sonra faiz indirim kararları alınırken, faizlerin yükseltilmesi gerektiğinde nasıl bir tavır alınabileceği de gerçekçi bir biçimde iyi hesap edilmelidir.