Enflasyonun geleceği bütçenin geleceğine bağlı

ENFLASYON sorununu yıllardan sonra çözmenin eşiğine geldik. Ama, eşiği atlamak o denli kolay olmayacak. Alışık olmadığımız yaklaşımlar sergilemek zorundayız.

Yıllardır söylenenlerin yapılması bugüne kadarki başarının temel taşlarıydı. Şimdi, temeli sağlamlaştırıp üzerine yapıyı kondurmamız gerekiyor.

Enflasyonu durdurmak için para basmamak lazımdır. Yapıldı. Merkez Bankası’nın işlevsel bağımsızlığa sahip olması gerekir. O da yapıldı. Kamu sektörü finansman açıkları mali piyasalardan borçlanılabilir düzeyde olmalıdır. Çalışılıyor. Kamu sektörünün borç stoku çevrilebilir olmalıdır. Ona da çalışılıyor.

ORTA DÖNEM BÜTÇELERİ

Şimdi sıra ekonomik birimlere ileriye dönük stratejiler hakkında bazı taahhütler vermeye geldi. Bugüne kadar yapılanların ya da yapılmaya çalışılanların kalıcılığı konusunda ekonomik birimlerin ikna edilmesi
ve artık tövbekar olunduğu yönünde uygulamalar gerekiyor.

Bu alanda kamuoyunun ikna edilmesi gereken en önemli konu bundan sonra bütçe açıklarının izleyeceği seyrin anti-enflasyonist olacağıdır. Yani, kamuoyu bütçe açıklarının makul bir süre sonra kapanma yolunda olduğuna inandırılmalıdır.

Konu, söylendiği kadar kolay değildir. Bugüne kadar bütçedeki faiz dışı fazlanın göreli büyüklüğü ekonomik birimler açısından bir ‘çapa’ görevi gördü. Bu çapa önemliydi, çünkü kamu borçlarının çevrilebilir bir yolda olduğunun işaretini veriyordu.

Bundan sonra, bütçe açıklarının göreli olarak azalma eğiliminde olması bir ‘çapa’ görevi görecektir. Bu çapa da enflasyon yaratacak etkenlerin öneminin azaldığı yönünde bir işaret verecektir. Bu çeşit sinyaller gönderilemediğinde, yıllık bazda enflasyonu yüzde 10’un altına çekmek zorlaşacaktır. Enflasyon tek haneli rakamlara inse dahi, kalıcı olmayacaktır. Hatta, zamanla enflasyonist baskılar yeniden yeşereceklerdir.

Bu açıdan, birden fazla yılı kapsayan inandırıcı ve hükümeti bağlayıcı bütçeler yapmak önemli olmaktadır. Böyle bir bütçenin yapılabilmesi için şimdi bütçede açıklar yaratan harcamaların nasıl kontrol altına alınabileceği yönünde yapısal reform programını gündeme getirmek kaçınılmazdır. Bu alanda Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu sosyal güvenlik sisteminin önlenemez açıklarıdır.

SOSYAL GÜVENLİK

Sosyal güvenlik sisteminin açıklarına
kalıcı bir çözüm bulunamadığı taktirde, ekonomik birimleri göreli olarak giderek küçülen bir bütçe açığı yolunda ilerlendiği konusunda ikna etmek mümkün olamayacaktır.

Bu yıl milli gelirimizin yüzde 4.5’i kadar açık veren bu sistem Türkiye ekonomisinin en büyük yapısal sorunu haline gelmiştir. Sorun, giderek büyümektedir. Zaman geçtikçe, sorunun çözümü hem zorlaşmakta hem de çözümün maliyeti artmaktadır. Sorun o noktaya gelmiştir ki, sistem içinde çözüm bulmak olanaksızlaşmış, sistemin değiştirilmesi zorunlu hale gelmiştir.

Bu yönde geliştirilen önerilere artık daha çok kulak vermek zorundayız. Aksi taktirde, kalıcı olarak enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek rüyadan öteye geçemeyecektir.

Bu konuda daha çok yazılacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları