GELECEK yıl Merkez Bankası hedeflediği enflasyonu tutturmaya yönelik bir para politikası izleyecek. Bu yaklaşıma para politikasında ‘enflasyon hedeflemesi’ deniyor.
Diyelim ki, gelecek yıl için hedeflenen enflasyon yüzde 6 olacak. Yıl içinde enflasyonun yüzde 6’nın üzerinde gerçekleşme eğilimi oluştuğunda, Merkez Bankası kısa vadeli faizi artırıp piyasadan para çekmeye çalışacak. Enflasyon baskısı yaratabilecek iç talep büyümesinin önüne geçmeye çalışacak.
Yıl içinde enflasyon eğiliminin yüzde 6’nın altında kalması durumunda ise, daha düşük enflasyonun ekonomik büyüme üzerindeki olası olumsuzluklarını ortadan kaldırmak için Merkez Bankası kısa vadeli faizi düşürecek. İç talep büyümesine katkı yapacak.
İTİBAR
Para politikası, oldukça teknik bir iş olduğu kadar, büyük ölçüde itibar (kredibilite) işidir. Merkez Bankası 2001 Krizi’nden bu yana itibarını giderek artırdı. Son dört yıldır enflasyon gerçekleşmeleri Merkez Bankası’nın öngörüleri doğrultusunda oldu. Sonuçta, kamuoyunun enflasyon beklentileri Merkez Bankası’nın enflasyon öngörüsüyle çakışmaya başladı. Bu, başlı başına Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasının itibarının bir göstergesidir.
Merkez Bankası’nın itibarını daha da artıracak olan, itibarını pekiştirerek kalıcı yapacak olan, enflasyon hedeflemesine geçildiğinde, Merkez Bankası’nın gerekli teknik donanımıyla taviz vermeden para politikasını uygulaması olacaktır.
İtibar, çok zor elde edilip çok çabuk kaybedilebilen bir şeydir. Dolayısıyla, para politikasının itibarını korumada çok fazla hata marjı olamaz. Enflasyonu olumsuz etkileyen unsurlar nedeniyle, iktisadi olmasalar da, hedeften sapmanın faturası bir şekilde para politikasına çıkacaktır. Dolayısıyla, enflasyonist baskıları yaratabilecek her türlü olguyla elindeki olanaklar çerçevesinde Merkez Bankası mücadele etmek zorundadır. Bu yaklaşım, özellikle enflasyon hedeflemesinin uygulandığı ilk yıllarda hayati önem taşımaktadır.
Mücadele kızıştıkça para politikasının itibarı artacaktır. Gerektiğinde, hükümetlerle de karşı karşıya gelinecektir. Bu anlamda, anti-enflasyonist para politikasına kamuoyu desteği de çok önemli olmaktadır.
DÖVİZ REZERVLERİ
Döviz kurlarının mal ve hizmet fiyatlandırılmasında referans olduğu bizim gibi ülkelerde enflasyon hedeflemesi üzerindeki en büyük tehdit döviz kurlarıdır. Kurların istikrarlı olduğu, hatta düştüğü dönemlerde enflasyon baskısı azaldığı gibi, nedeni ne olursa olsun, döviz kurlarının önemli boyutlarda arttığı dönemlerde de enflasyon baskısı artar.
Özellikle geçiş dönemlerinde, para politikasının enflasyon hedeflemesi ilkesi doğrultusunda oluşturulması, merkez bankalarının döviz kuru gelişmelerine simetrik olmayan bir bakış açısına sahip olmasına neden olur. Yani, dalgalı kur sisteminde, döviz kurlarının düşmesine göreli olarak kayıtsız kalabilirken, merkez bankaları enflasyonu tehdit eden döviz kuru artışlarına aynı kayıtsızlıkla yaklaşamaz.
Bu nedenle, dalgalı döviz kuru rejiminde, döviz kurları göreli olarak aşağı yönde daha fazla dalgalı, yukarı yönde daha az dalgalı bir görünüm arz ederler. Merkez bankalarının döviz rezervlerini sağlam tutmalarının bir nedeni de budur. Aksi taktirde, düşük döviz rezervleriyle merkez bankalarının enflasyon hedeflemesi politikasının çok fazla itibarlı olması mümkün değildir.
Bir anlamda, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesine güçlü bir silah yığınağı ile girmektedir. Rezervler şimdiden 43 milyar dolara yaklaşmıştır ve artmaya devam etmektedir. En azından işin başlarında, para politikasının itibarı açısından olumlu bir başlangıç söz konusudur.