GIDA ve enerji fiyatlarındaki artışlar tüm dünyada enflasyon görünümünü bozdu. Ama, bu bozulmaya para otoriteleri uzun süre seyirci kaldı.
Uluslararası bir dil geliştirildi. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, para politikasının etkisi dışında oluşan fiyat hareketlerine tepki verilmeyecek dendi. Ekonomik birimlerin ortalama enflasyona bakarak karar aldıkları göz ardı edildi. Şimdi, neredeyse tüm gelişmekte olan ülkelerde, para politikasının etkisi alanındaki fiyatların da artmaya başlamasıyla para politikasının sıkılaştırılması gündeme geldi.
Türkiye bu trene son binenlerden oldu. Geçen yıl sonlarından başlayarak bazı gelişmekte olan ülkelerde kısa vadeli faizler artırılmaya başlandı. Biz uzun süre bekledik. Hatta, bu dönemde kısa vadeli faizleri düşürdük. Galiba, faizleri bu ay artırmaya başlayacağız.
KAMU FİNANSMANI
Enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkeler içinde enflasyonu hedeften en fazla sapan ülkelerden biriyiz. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar aşağı yukarı tüm dünyayı benzer şekilde etkilediğine göre, bize özel sorunların da varlığını kabul etmek zorundayız. Bizde ya enflasyonu hedefi çok düşüktü ya da gerçekleşen enflasyon çok yüksek. Ne olursa olsun, enflasyon hedefi ile uyumlu bir para politikası uygulanmadığı söz konusu. Yani, hedef o denli ciddiye alınmadı. Hükümetin de enflasyon hedefini ciddiye aldığı söylenemez.
Gelinen noktada, kamu finansmanındaki disiplinin enflasyon üzerindeki olumlu katkısı giderek azalmıştı. 2001-2005 dönemindeki kamu finansmanındaki sıkılaştırmanın enflasyonun düşmesine katkısı çok fazlayken, son iki yıldır bu katkı doğrudan değil, ek bir olumsuzluk yaratmama yönünde oldu.
Geçenlerde, orta dönemde faiz dışı fazlanın düşürüleceği açıklaması, her ne kadar kamu finansmanında bir gevşeme olarak algılanmaması gerektiği söylendiyse de, dış çevrelerde "Türkiyekamu finansmanını gevşetip yol ve baraj yapımına ağırlık verecek" diye yorumlandı. Kamu finansmanında düzelme artık enflasyon üzerine o denli olumlu etki yapmazken, bozulma şimdi küçümsenmeyecek olumsuz etkiler yapacaktır.
Nisan ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 9.7 oldu. Para politikasının belli bir zaman aralığında etkisini göstereceği hesaba katılırsa, mevsimsel hareketler hariç, bu aşamada para politikasını sıkılaştırmaya başlamak bu yılın enflasyonu üzerine o denli olumlu katkı yapamayacak. Bu yılın enflasyonu geçen yılın son çeyreğinde para politikasının göreli gevşemesinin kurbanı olacak.
YUMUŞAK HEDEFLEME
Merkez Bankası tutucu olmak zorunda. Gelecek yılın enflasyonunu makul düzeylere çekebilmek için enflasyon hedefinin daha gerçekçi bir düzeye yükseltilmesi ve inandırıcı bir programın açıklanması gerekiyor. IMF ile bir program yapılmayacaksa, bu yaklaşım daha da önem kazanıyor.
Yumuşak enflasyon hedeflemesi, yani enflasyonun artmasına belli şartlarda izin verilebilir yaklaşımı bizim gibi ekonomilerde çalışmaz. Çünkü, Merkez Bankası, yumuşak enflasyon hedeflemesi yaklaşımıyla, ekonomik birimlerin enflasyon beklentilerini yönlendiremez. Hafızalar yüksek enflasyon döneminin esiridirler. Yönlendirebileceği düşünülüyorsa, daha uzun yıllar, gerçekleşen enflasyonun neden hedefin üzerinde kaldığı yönünde açıklamalar dinleriz. Merkez Bankası’nın hükümete yazacağı mektupları okuruz.