UZUN süre ekonomik istikrarsızlık içinde boğuşup da bir dizi ekonomik reformları tamamlayıp uzun süredir istikrar içinde yaşayan ülkelerin başında Şili gelir.
1970’lerde Şili, Latin Amerika’nın en istikrarsız ülkelerinden biriydi. Hiperenflasyonu yaşayan ülkelerden ilkiydi. Ekonomik yapı tamamen çökmüştü. Bir yıl öncesinin Arjantin’inden hiçbir farkı yoktu, belki daha bile kötüydü.
Şili bir dizi ekonomik reformu kararlılıkla ve başarıyla uygulamaya koydu. Bugün herkese örnek gösterilen Şili’nin sosyal güvenlik sistemi o dönemin ürünlerindendir. Mali sistemleri çok kısa sürede büyüdü. Enflasyon çok kısa sürede düştü. Uzun süre ekonomik büyüme konusunda sıkıntı çektiler. Şimdi, Latin Amerika’nın en istikrarlı ülkesi Şili oldu.
ŞEKLİN ÖNEMİ
Şili’nin başardığı ekonomik reformların başında ‘para reformu’ gelir. Para reformu sayesinde Şili’de enflasyon kısa sürede tek haneye düşüp kalmıştır. Merkez Bankası Yasası’nı yeniden yazmışlardır.
Yasanın birinci maddesi, para politikasının tek amacının fiyat istikrarını korumak olduğu yazılıdır. İkinci maddesi ise, hiçbir başka yasa yoluyla Merkez Bankası Yasası’nda belirtilmeyen bir görevin Merkez Bankası’na verilemeyeceği yazar.
İlk bakışta şekle yönelik bir düzenleme gibi görünse de, Merkez Bankası’na kendi yasası dışında başka hiçbir gücün yön veremeyeceğinin sağlam temellere oturtulması, para politikasının ve ekonomik istikrarın aslında güvencesidir. İleriye dönük beklentileri şekilmiş gibi görünen düzenlemeler ve bu düzenlemelerin yarattığı güven ortamı oluşturmaktadır.
TC Merkez Bakası Yasası da, Şili’ninki kadar olmasa bile değişmiş haliyle eskiye göre çok ileri bir yasadır. Bu yasanın, Türkiye’de enflasyonun kısa sürede düşürülmesinde payı küçümsenemez. Aynı para politikası uygulansaydı dahi, para politikasına yönelik yasal güvence olmasaydı, enflasyonla mücadelede bu denli başarılı olamazdık.
Türkiye’de hálá Merkez Bankası’na başka yasalar yoluyla görev verilebilmektedir. Örneğin, yürürlükteki Bankalar Kanunu’nda bir para politikası aracı olan mevduat munzam karşılıklarını değiştirme ve biriken cezai faizleri azaltma ya da silme yetkisi, Bankacılık Üst Kurulu’na bırakılmıştır (Madde: 14-6, paragraf: b). Bu alanda Merkez Bankası’nın görüşünün alınması yeterli değildir, onayı gerekir.
Aynı şekilde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na olağanüstü durumlarda Merkez Bankası’nın avans vereceği Bankalar Kanunu’nda yazılıdır (Madde: 14-5, paragraf: b). Vadenin ve diğer şartların Merkez Bankası ile istişare edilerek saptanması durumu kurtarmamaktadır. Burada da bankanın onayı istenmelidir.
Yürürlükteki Bankalar Kanunu’nun yerine gelecek olan tasarı halindeki Kredi Kurumları Kanunu da benzer hükümler içermektedir.
Bu çeşit düzenlemeler gerekebilir. Hükümlerin kendisini eleştirmek başka bir konudur. Ama, Merkez Bankası’na görev çıkaran ve para politikasını çok yakından ilgilendiren konular başka yasalar yoluyla değil, Merkez Bankası Yasası’nda yerlerini almalıdırlar. Hükümet ve Meclis, Merkez Bankası’na verecekleri görevleri ancak kendi yasası yoluyla tanımlamalıdır, başka hiçbir yerde değil.
Ancak bu yolla para politikasının kuralları bir bütünlük oluşturabilir. Ekonomik istikrarın teminatı para politikası ve para politikasının ilkelerini tespit eden Merkez Bankası Yasası’dır.