Dünya ekonomileri ilginç bir dönemden geçiyor. Başı sıkışan eski ezbere dönüp Keynes’ci yaklaşımla talep artıracağı umulan ekonomi politikalarına yapışıyor.
Aslında, Amerikan ekonomisindeki büyümenin yavaşlayıp küresel dengesizliklerin yumuşak inişle çözümlenmesi arzu ediliyordu. O nedenle de, Amerikan Merkez Bankası (FED) 2004 yılının ortasından itibaren kısa vadeli faizleri artırmaya başlamıştı. Artan faizlerle Amerika’da iç talep azalıp cari işlemler açığı daralacaktı.
Faizlerin artmasıyla su üzerine çıkan konut kredileri sorunu ve ardından varlık fiyatlarındaki balonun patlaması işleri alt-üst etti. Şimdi, yeniden Amerika’da genişlemeci para ve maliye politikalarıyla iç talebin artırılmasına çalışıyor.
PARA POLİTİKASI
FED’in faiz artırımları bir noktada finans piyasalarında şişen balonu patlattı. Hedge fonlar batacak derken, asıl patlama riskli konut kredilerinde oldu. Varlık fiyatları hızla düşüp finans kurumları ciddi zararlar etmeye başladı.
Reel ekonomide aslında FED’in faiz indirimine başladığı dönemdeki beklentilerine uygun bir gelişme oldu. Amerikan ekonomisinde talep durulma işaretleri vermeye başladı. Ama, talepteki durgunluk Amerika’da ekonomik yavaşlamanın bir durgunluğa dönüştüğü korkusunu yaydı. Halbuki, bu konudaki veriler henüz kesin bir bilgi vermiyor.
FED geçen yılın eylül ayından başlayarak faiz indirmeye başladı. Faizler indikçe, FED’in politikası finans piyasalarının esiri oldu. Para politikası hedefinin fiyat istikrarı olmaktan çıkıp varlık fiyatlarındaki düşüşün durdurulması olması karşısında FED’in faiz politikası, en azından şimdilik paralize oldu.
Genişleyici para politikası etkisiz gibi görününce, şimdi maliye politikasının devreye girmesi gündeme geldi. Amerika, milli gelirlerinin yüzde 1’i dolaylarında (160 milyar dolara yakın) geçici bir vergi indirimini (iadesi) devreye sokmayı planlıyor. Bu yolla toplam talep daralmasının önüne geçilebileceği düşünülüyor. Açıklanan plan, "zamanlı, amaca odaklı ve geçici" olarak nitelendirildi. Bu alanda birkaç önemli soru işaretleri var.
MALİYE POLİTİKASI
Birincisi, bugünkü ortamda tüketim artışlarını zaten kısmakta olan bir ekonomide artan kullanılabilir gelirin yeni harcamaya dönüşme olasılığı nedir? Büyük bir olasılıkla, ekonomik birimler kullanılabilir gelirindeki artışı harcamadan çok tasarruflara ya da ödeyemedikleri borç taksitlerinde kullanacaklardır. Zaten, gelirlerinde böyle bir artış olmadan gelirleri içinde tasarrufu artırmaktadırlar.
Konunun ikinci boyutu düşünülen vergi indiriminin daha baştan "geçici" olacağının açıklanmasıdır. Geçici olduğu bilinen hiçbir gelir artışı zaten tam olarak harcamalara yansımaz. Milton Friedman bu olguyu anlatan "tüketimde kalıcı gelir hipoteziyle" (permanent income hypothesis) Nobel ödülünü almıştı. Dolayısıyla, büyümeci maliye politikasının olası etkinliği daha baştan törpülenmiş olmaktadır.
Bir başka açıdan, büyümeci maliye politikasının çalıştığı varsayımı altında, Amerikan ekonomisinde cari işlemler açığı büyük bir olasılıkla artacaktır. Yani, küresel dengesizlikler hafiflemeyecek, ağırlaşacaktır. Bunun olasılığı en azından şimdilik düşük görünüyor.
Amerikan ekonomi politika yapıcılarında bir panik havası gözleniyor. Finans piyasaları da bu paniği gördüğü için açıklanan politikalara beklenen tepkileri vermiyorlar. Politika açıklamaları piyasalara ancak geçici bir süre nefes aldırıyor. Bir anlamda, ekonomi politikaların itibarının giderek azaldığı izlenimi güçleniyor.
Durum gerçekten böyleyse, küresel düzeyde ekonomik durum iyiye gitmeden önce daha da kötüleşebilecektir. Olumsuz gibi görünen bir veri yine her şeyi karıştırabilir. Devam edeceğim.