Ekonomik büyümede oynaklıklar

TÜRKİYE ekonomisinin yakın tarihini hatırlayanlar, ekonomi üç yıl üst üste yüzde 5’in üzerinde büyüdüğünde kaygılanmaktadırlar.

Çünkü, en fazla üç yıl üst üste yüzde 4.3’ün üzerinde bir ekonomik büyüme sağlandıktan sonra, mutlaka bir durgunluk dönemi gelmiştir. Uzun dönemli kesintisiz yüksek büyüme hiçbir zaman sağlanamamıştır.

1970 yılından bu yana, Türkiye ekonomisinin ortalama büyümesi yıllık yüzde 4.3 olmuştur. Bu oranın üzerinde iki kez üst üste 1986-87 ve 1992-93 yıllarında büyüme görülmüştür. Uzun dönemli ortalamanın üzerinde üç yıl üst üste iki kez, 1995-97 ve 2002-2004 yıllarında büyüme sağlanmıştır.

GEÇİCİ Mİ?

Birkaç yıl uzun dönemli büyümenin üzerinde bir performans sağlandığında mutlaka bir döviz sorunu çıkmıştır. 1980’li yıllardan önce döviz sorunu döviz rezervlerimizin tükenmesi şeklinde olurken, 1980 sonrasında dış borçlanmada yaşanan tıkanıklıklar nedeniyle ekonomik büyüme performansı düşmüştür. Duvara çarpana kadar büyümeden feragat etmekten kaçınmışız. Bu gerçek de kısa vadeli bakış açımızdan kaynaklanmaktadır.

Kısacası, Türkiye ekonomisinin büyümesi önündeki kısıt hep ödemeler dengesi olmuştur. Bu nedenle, göreli olarak büyüyen cari işlemler açığı kaygı verici olmaktadır. Çünkü, ödemeler dengesi kısıdına çarptığımızda, iniş çok sert olmaktadır. Örneğin, 1988-89 yıllarındaki ekonomik durgunluk, 1994 yılındaki kriz, dış şoklardan kaynaklanan 1998 yılının ortasında başlayıp 1999 yılında derinleşen ekonomik küçülme ile 2001 yılındaki kriz Türkiye ekonomisini izleyenler için oldukça öğretici olmuştur.

Son otuz beş yılın performansına bakarak ileriye dönük tahminler yapmak elbette mümkündür. Ama, tahmin yapılırken, ödemeler dengesi kısıdının ne derece etkili olabileceği de iyi değerlendirilmelidir.

Bu yılın üçüncü çeyreğinde, üç aylık bazda yıllık büyüme uzun dönemli ortalamaya çok yaklaşmıştır. Eğer yılın son çeyreğinde de benzer bir büyüme olursa, çakılmadan ödemeler dengesi kısıdını aşma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Üçüncü çeyrekte gözlenen büyümenin düşmesi geçici bir olgu da olabilir. Son çeyrekte büyüme yeniden hız kazanıp 2005 yılında yeniden uzun dönemli ortalamanın üzerinde bir performans gözlenebilir. Ama, yine de, ödemeler dengesi büyümenin önünde bir kısıt oluşturmayabilir.

REKOR MU?

Avrupa Birliği
üyeliği konusundaki olumlu gelişmeler mutlaka yerli yatırımcıları yüreklendireceği gibi, yabancı mali yatırımcılarının Türkiye ekonomisine bakış açılarını daha da olumluya çevirecektir. Bir başka deyişle, Türkiye ekonomisinin dış borçlanma kabiliyeti artacaktır. Dolayısıyla, daha fazla borçlanabilen bir Türkiye ekonomisinde, ödemeler dengesi kısıdı bir kısıt olmaktan çıkıp büyümeyi engelleyici bir rol oynamayabilecektir.

Bu çeşit tahminler yapmak için henüz zamanın erken olmasına rağmen, gelecek yıl da uzun dönemli ortalamanın üzerinde bir büyüme gerçekleştirip dört yıl üst üste yüzde 5’leri aşarak tüm zamanların rekorunu (en uzun kesintisiz yüksek büyüme) kırmamız şaşırtıcı olmayacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları