Türkiye’de ihracata dayalı büyüme çok konuşulur. Ama, ekonomik büyümenin motoru Türkiye ekonomisinde daima iç talep büyümesidir. İç talep artışını hızlandırabildiğimizde, ekonomik büyüme de hızlanır.
Talep açısından, yurt içindeki toplam üretimin dağılımını iki bölüme ayırabiliriz. Birincisi, yurtiçindeki üretimin iç talep yoluyla satın alınmasıdır. Diğeri ise, yurtiçindeki üretimin yurtdışı tarafından satın alınmasıdır. Dolayısıyla, yurtiçindeki üretim artışı (gayri safi yurtiçi hasıla) artışı iç talep artışı ile net dış talep artışının toplamına eşit olacaktır.
BÜYÜMEDE İVME KAYBI
Grafikte, 2002 yılının ikinci yarısından bu yana yıllık bazda toplam yurtiçi gayri safi yurtiçi hasıla (yeni seri) artışı ile, bileşenleri iç talep ve net dış talep artışları veriliyor.
Net dış talep büyümesinin ekonomik büyümeye katkısı çoğu zaman (özellikle son beş yıldır) olumsuzdur. İç talep büyümesi ithalatı ihracattan daha hızlı artırdığından, iç talep büyümesinin bir bölümü yurtiçinde üretilen mallara değil, yurtdışındaki malların alımına gider. Yani, Türkiye ekonomisinde ihracata dayalı büyüme diye bir şey yoktur.
Yıllık bazda, 2002 yılının üçüncü çeyreğinden sonra Türkiye hızlı bir büyüme sürecine girdi. Bu süreç 2006 yılının ikinci çeyreğinde son buldu, ivme kaybetti.
Yüksek büyüme süreci içinde iç talep büyümesi yıllık yüzde 10 civarında salındı. Buna karşılık, bu dönemin tamamında net dış talep büyümesi negatif oldu. Bir başka deyişle, grafikten de görüldüğü gibi, Türkiye ekonomisi aslında toplam iç talep büyümesinin altında bir ekonomik büyüme yaşadı.
2006 yılının ikinci yarısından bu yana ortalama ekonomik büyüme eskiye göre düştü, yıllık yüzde 5 civarına geriledi. Bu dönemde, iç talep büyümesi göreli olarak hız kesti. Net dış talep büyümesinin toplam ekonomik büyümedeki katkısı negatif yerine sıfıra yaklaştı. Dolayısıyla, son dönemde, ekonomik büyüme, iç talep büyümesine neredeyse eşitlendi.
KURLARDA İSTİKRAR
İç talep artışının göreli olarak yüksek olduğu dönemler Türkiye ekonomisinin yurt dışından borçlanabilme olanaklarının fazla olduğu dönemlerdir. Bir anlamda, iç talep büyümesinin kısıdı yurtdışından yabancı kaynak bulabilme anlamına gelir. Yurtdışından kaynak akışı döviz kurlarına göreli bir istikrar getirir. Kurlardaki istikrar aslında hem ithalatı hem de ihracatı körükler. Çünkü, yapısal olarak, toplam ihracat, ithalat olanakları ile yakından ilgilidir.
Bundan sonra da, son altı yıldır gözlenen eğilimlerin radikal bir biçimde değişmesi beklenmemeli. Dolayısıyla, yurtdışı kaynakların azalması durumunda iç talep artışı ile beraber toplam ekonomik büyümenin azalması şaşırtıcı olmayacaktır. Ama, bunun enflasyon üzerine olumlu katkı yapıp yapmayacağı döviz kurlarındaki istikrara bağlı olacaktır. Döviz kurlarında istikrarın bozulması (son iki aydır yaşandığı gibi kısa sürede hızlı kur artışları) iç talep büyümesini kısabileceği gibi, enflasyonu da olumsuz etkileyecektir.