Ekonomide bilinen gelişmeler

2004 yılı sonunda kesintisiz yüksek ekonomik büyümenin üçüncü yılını tamamladık. Son üç yıldır sırayla yüzde 7.9, 5.9 ve 9.9 büyüdük. Üç yılın toplam büyümesi yüzde 25.5 oldu. Tarihi bir rekor kırdık.

Aynı dönemde hem atıl üretim kapasiteler kullanıldı hem de yeni üretim kapasitesi yaratıldı. Üretimde temel girdilerin kullanımı üretim artışı hızında artmadı. Çeşitli temel girdilerin verimliliğinde ciddi artışlar yaşandı.

Örneğin, toplam istihdam aynı dönemde ihmal edilebilecek bir boyutta arttı. İstatistiklere göre son üç yılda istihdamdaki artış 200 bin kişi (yüzde 1) civarında oldu. Buna karşılık, istihdam oranı (istihdam edilenlerin istihdam edilebilecek toplam nüfusa oranı) yüzde 50’lerden yüzde 43.7’ye düştü.

Elektrik üretimi üç yıllık dönemde yüzde ortalama 22.1 arttı. Ama, çeşitli sektörlerin toptan elektrik tüketimindeki artış ancak 15 oldu. Kısacası, tarihsel üretim faktörleri verimliliğine göre, son üç yıldaki gelişmeler ortalamanın çok üzerinde oldu.

HANGİ RİSK?

Sermaye hareketleri serbest bırakıldıktan sonra, Türkiye ekonomisinin büyümesi kurlardaki istikrara ve buna bağlı olarak Türkiye’nin dış borçlanabilme kapasitesiyle çok yakından ilgili olduğu çok daha iyi anlaşıldı. Son yirmi yılın yüksek ekonomik büyüme dönemlerine bakıldığında, çoğunlukla borçlanmanın arttığı ve paramızın reel olarak değer kazandığı görülecektir.

Mali servetinin önemli bir bölümünü dövizde tutan bir ekonomide kurlardaki istikrar ile iç talep büyümesi çok yakından ilgilidir. İstikrarlı kur ortamında iç talep büyümekte ve üretim artmaktadır. Artan üretimle beraber ithalat talebi artmakta ve dış ticaret açığı ile cari işlemler açığı aynı paralelde büyümektedir.

Son üç yılda da böyle oldu. Grafikte aylık bazda on iki aylık toplam cari işlemler ve dış ticaret dengesiyle yine aylık bazda on iki aylık ortalama imalat sanayi üretim endeksindeki değişmeler verilmektedir.

Grafikten de görüldüğü gibi, sol eksende ölçülen imalat sanayi üretimi arttıkça, sağ eksende ölçülen dış ticaret ve cari işlemler açığı büyümektedir. Dış borçlanma olanaklarının açık olması hem kurlara istikrar getirmektedir hem de artan iç talebe cevap verecek üretim artışını sağlamak mümkün olmaktadır.

Son aylarda üretim artış hızı, geçmişe göre az da olsa, yavaşlamış görünmektedir. Yine de, imalat sanayi üretim artışı yıllık bazda ortalama yüzde 10 civarındadır. Doğal olarak dış ticaret açığındaki büyüme de göreli olarak yavaşlamaktadır. Cari işlemler açığındaki artıştaki yavaşlama dış ticaret dışı gelirlerimizdeki artış nedeniyle daha fazla olmaktadır.

Bütün bu gelişmeler cari işlemler açığını ekonomi için bir risk olmaktan çıkarmamaktadır. Risk, bu boyuttaki cari işlemler açığı verip finansman bulamakta değil, finansman bulunamadığı için cari işlemler açığında daralma yaşamak zorunda kalmamızdır.

Dolayısıyla, ekonomik performansın yönü büyük ölçüde Türkiye ekonomisinin dış borçlanma olanaklarındaki gelişmelere bağlıdır.
Yazarın Tüm Yazıları