DÜNYANIN büyük ekonomilerinde büyümede bir yavaşlama söz konusu. Ekonomik büyümenin yavaşlaması "arz endişeleri" yerine "talep endişeleri" yaratıyor. Dolayısıyla, başta petrol olmak üzere birçok hammaddenin fiyatı küçümsenmeyecek ölçüde düştü. Belki, daha da düşecek.
Hammadde fiyatlarındaki düşüşlerin kalıcı olup olmayacağını şimdiden kestirmek zor. Ama, "talep endişeleri" hammadde fiyatları üzerinde aşağı yönde bir baskı yarattı. Bu baskı değişen boyutlarda devam edecek gibi görünüyor.
GEÇMİŞ TEKRARLANIR MI?
Hammadde fiyatlarının düşmesi dünyanın büyük ekonomilerinde gözlenen enflasyon baskısını da hafifletecek. Ama, enflasyon geçmişe göre daha yüksek olacak. Ortalama enflasyonun yükselmesi bazı temel maddelerin fiyatlarındaki artışı daha da hızlandırıyor. Örneğin, tüm dünyada sağlık ve eğitim maliyetleri ortalama enflasyonun çok üzerinde artıyor. Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada hissedilen enflasyon, ortalama enflasyonun oldukça üzerinde görünüyor. Bu gelişmeler siyasi açıdan popülist eğilimleri artırıyor.
Son iki yıldır küresel düzeyde yaşananların elbette siyasi sonuçları da olacak. Siyasette popülist yaklaşımlar daha fazla ilgi çekmeye başladı. Bunun en iyi örneklerini Amerikan seçimlerinde görebiliyoruz.
Amerika’da enflasyon yükselme eğiliminde. Ekonomik büyümenin yılın ikinci yarısında düşmesi bekleniyor. Bütçe açığı rekor düzeylerde. Askeri harcamalardaki artışı durdurabilmek olanaksız gibi görünüyor. Buna rağmen, kaynağı bilinmeyen harcama vaatleri toplumda çok büyük taraftar bulabiliyor. Örneğin, "tüm bireylere sağlık sigortası projesi" şimdilik Demokratların bir projesi gibi görünse de, Cumhuriyetçiler de bir aşamada bu projenin arkasından koşmak zorunda kalacaklar. Siyasetçiler üzerinde bu konudaki baskılar giderek artıyor.
Makro ekonomik açıdan dünyanın gelişmiş ülkelerinde yaşananlar 1970’li yıllarda yaşananlara çok benziyor. Siyasi açıdan da bazı benzerlikler var. İçinde yaşanan ortam durgunluk içinde artan enflasyon yaşandıktan sonra makro ekonomik istikrarın gelebileceği yönünde işaretler veriyor.
İŞLER ZORLAŞIYOR
Gelişmiş ülkelerde yaşananların bizim gibi ülkelere yönelik sonuçları olacak. Hammadde üreticisi olmayan Türkiye ilk kötü dalgayı başarıyla atlatmış gibi görünüyor. İlk kötü dalga Türkiye’deki siyasi belirsizliklerle de çakıştı. Gelişmiş ülkelerde piyasaların karıştığı, petrol fiyatlarının tarihi rekorlar kırdığı bir dönemi çok büyük bir yara almadan atlattık. Bazı dengeler belki biraz bozuldu. Özellikle para politikasında belli bir itibar kaybı yaşandı. Ama, ipler elden kaçmadı. Ekonomik dengeler alt-üst olmadı.
İlk dalgayı göreli bir başarıyla atlatmamız bundan sonra işlerin kolaylaştığı anlamına gelmiyor. Aksine, şimdi işimiz daha da zor. Çünkü, dünya ekonomilerinde büyümenin yavaşladığı bir dönemde cari işlemler açığı ile mücadele etmek daha da zorlaşacak. Gelişmiş ülkelerde enflasyonun arttığı bir dönemde enflasyonla mücadele daha da zor bir döneme girecek. Göreli istikrarın devamı döviz kurlarının istikrarına, hatta düşüşüne daha da bağımlı hale gelecek.
Kısacası, petrol fiyatları düşüyor diye rahatlamanın çok anlamı yok.