GELİŞMEKTE olan ekonomilerde dalgalı kur rejimi altında fiyat istikrarını sağlamak ve korumak kolay bir iş değildir.
Bu çeşit politikaları öneren IMF gibi kuruluşlar da bu gerçeğin farkındalar. O nedenle kur değişmeleri ile enflasyon ilişkisi (pass through) son dönemde iktisatçıların kafasını en fazla meşgul eden konulardan biri olmuştur.
Gelişmiş ekonomilere bakarak kur değişmeleri ile enflasyon arasında önemli bir ilişki yoktur demek çok mümkün değildir. Örneğin, Amerikan doları son üç yıl içinde yüzde 50’ye yakın değer kaybetmiştir. Ama, son üç yıldaki toplam enflasyon Amerika’da yüzde 10’dan fazla değildir.
FARKLI YAPILAR
Amerika için doğru olan gelişmekte olan ekonomiler için de doğrudur anlamına gelmiyor. Her şeyden önce, döviz kurları gelişmekte olan ülkelerde fiyatlama açısından bir çapa görevi görüyor. Dolayısıyla, beklentiler açısından, döviz kurlarının artması, dış ticaretle ilgisi olsun olmasın, diğer fiyatların da artması gerektiği anlamına geliyor.
Gelişmekte olan ülkelerde üretim genelde ithalata bağımlıdır. Döviz kurlarının değişmesi yalnızca ithal edilen tüketim mallarının fiyatlarını etkilememekte, üretimin maliyetini de doğrudan etkilemektedir.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda ya fiyat istikrarı yoktur ya da fiyat istikrarı altında yaşanmış süre göreli olarak çok kısadır. Bu ülkelerde, döviz mali yatırımların hatırı sayılır bir bölümünü oluşturmaktadır. Daha da önemlisi, döviz kurları, faizlerle birlikte gelişmekte olan ülkelere giden yabancı mali sermayenin en önemli parametrelerinden biridir.
Gelişmekte olan ülkelerde döviz kuru değişmeleri genellikle keskin ve yüksek oranda olmaktadır. Dolayısıyla, yüzde 50 oranında yerli paranın yabancı paralara karşı değer yitirmesi üç-beş yıla yayılmamakta, üç-beş ayda, hatta çok daha kısa bir sürede gerçekleşmektedir. Döviz kurularındaki değişme bir eğilim değil, bir şok niteliği almaktadır. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde sert döviz kuru değişmeleri genellikle beklenmedik bir olay niteliğindedir.
Bu yapı altında, döviz kurlarında göreli bir istikrar yaşandığı dönemlerde döviz kuru değişmeleri ve enflasyon arasındaki ilişkinin çok fazla olmadığını iddia etmek çok gerçekçi olmamaktadır. Çünkü, döviz kurlarında bir şok yaşandığında, kurlardan enflasyona geçiş hem çok çabuk olmaktadır hem de neredeyse bire bir olabilmektedir.
ŞOKTAN KAÇINMA
Döviz kurlarında göreli istikrar yaşandığı dönemlerde ise geçişin çok azaldığı ve olan geçişin de giderek daha fazla zaman aldığı gibi bir görüntü çıkmaktadır. Ama, bu görüntü aldatıcıdır.
Örneğin, Brezilya’da döviz kurlarındaki değişmenin enflasyona yansıması Haziran 1999’dan sonra yüzde 15 gibi hesaplanmıştır. Yani, her yüzde 10’luk devalüasyon ortalama enflasyonu yüzde 1.5 artıracakmış gibi görünmüştür. En azından geriye dönük gözlemlerden elde edilen tahminler bu yönde olmuştur. Ama, Ağustos 2002’den sonra yaşanan devalüasyon deneyimine bakıldığında, Brezilya’da kurlardan enflasyona geçişin yüzde 60’ın çok üzerinde olduğu görülmüştür.
Eğilim ile şoklar arasında yapısal çok büyük farklılıklar vardır. Bu gerçek Türkiye için de çok farklı değildir. Dolayısıyla, fiyat istikrarını oluşturup korumaya çalışırken, döviz kurlarında şoklara neden olabilecek gelişmeleri durdurmanın yollarını aramalıyız.