KRİZ Amerika’da çıktı. Amerikan ekonomisi debeleniyor.
Buna karşılık, bu süreçte Amerikan doları Euro karşısında hızla değer kazanmaya başladı. Ne oluyor?
Dolar dünyada eskiye göre çok daha fazla aranır para oldu. Çünkü, geçmişte dolar borçlanıp dolar üzerinden menkul kıymetlere yatırım yapmış finansal kurumlar zorda. Ellerindeki dolar cinsinden menkul kıymetleri satamıyorlar. Ya fiyatlar çok düştü ya da bu menkul kıymetlerin alıcısı yok. Buna karşılık, güven krizi yayılıp derinleştikçe, bu menkul kıymetlere yatırım yapabilmek için geçmişte borçlandıkları dolarları geri ödemek durumunda kalıyorlar . Borçları büyük ölçüde döndürebilme olanağı kalmadı. Likidite krizi denen olgu da zaten bu.
DOLAR KITLIĞI
Finansal kurumlar satabildikleri varlıkları satarak dolar elde edip dolar borçlarını ödemeye çalışıyorlar . Aksi takdirde, iflas edecekler. Amerika’daki kurumlar varlıklarını sattıklarında dolar elde ediyorlar. Ama, Avrupa’daki kurumlar çoğunlukla varlık satışlarından Euro elde edip dolara dönerek borçlarını ödeme durumunda kalıyorlar. Kısacası, Euro satışı hızlanırken, dolar alımları da hızlandı . Amerikan doları Euro’ya karşı değer kazanmaya başladı.
Daha bir ay öncesine kadar 1 Euro neredeyse 0.62 dolara kadar gerilemişti. Şimdi, 1 Euro 0.74 dolara sıçradı. Euro’nun dolar karşısındaki değer yitirmesi yaklaşık yüzde 20’ye dayandı . Bütün bunlar Amerikan ve Avrupa merkez bankalarının piyasaya neredeyse bir trilyon dolara yakın dolar pompalamalarına rağmen oldu.
Amerikan Merkez Bankası (FED ) Avrupa’daki belli başlı merkez bankalarıyla geçmişte de var olan swap anlaşmalarının kapsamını genişletti. FED Avrupa’daki merkez bankalarına dolar mevduatı yapıyor. Dolar mevduatı alan merkez bankaları da kendi bastıkları para cinsinden FED’e mevduat yapıyor. Belli bir kurdan merkez bankaları arasında karşılıklı mevduat yapılıyor .
FED’den dolar mevduatı alan merkez bankaları kendi ülkelerindeki bankalara ya dolar sayıyor ya da dolar cinsinden borç veriyor. Bu şekilde, Amerika dışındaki finansal sistemlerdeki dolar kıtlığı önlenmeye çalışılıyor. Bir anlamda, dolar likiditesi yaratmak için de yapılsa, doların daha da değerlenmemesi için müdahale yapılıyor da denebilir . Buna rağmen doların değeri arttı.
PARA BASMAK ÇÖZÜM MÜ?
FED’in bilançosu son dönemde neredeyse ikiye katlandı . Likidite krizinin aşılması için dolar basılıyor olsa da, bir dönemde enflasyonun başını kaldırması yönünde tohumların da atıldığı gözden uzak tutulmamalı. Bütün bu çabalara rağmen, merkez bankalarının piyasalara pompaladığı dolarlar "güven krizi" nedeniyle gerçekten dolara ihtiyacı olanlara ulaşamıyor . Sonuçta, piyasaları dolara boğmak dolarda likidite sorununu çözemiyor. Finansal kurumlar dökülüyor.
FED kaydi parayı nakit hale getirmeye çalışıyor. Ama, güven krizi aşılamadığından, başaramıyor. Zaten güven krizi olmasa, kaydi parayı nakit hale getirmek de gerekmeyecek. Bu açıdan bakıldığında, Amerika ve Avrupa’da yapılan faiz indirimleri sorunların çözümüne değil, ileride yaşanacak sorunların daha da ağırlaşmasına katkı yapacak gibi görünüyor .
Güven krizinin bu noktalara geldiği ortamlarda bireysel tutumlar sistemi daha da kilitleyici bir işlev görüyor. Dolayısıyla, kilidi çözmenin yolu finans kurumlarını bireysel "kendini koruma " güdüsünden uzaklaştırmayla oluyor. Devletin işin içine girmesi hem kurumların itibarını artırırken, hem de bireysel tutumların sistemin çalışmasına yönelik olarak oluşturmayı sağlıyor . Kısacası, para basmak her zaman çözüm olmuyor.